-Tülay'a 45 yıllık sevgiyle-
Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
Rüyâların kadar sade, güzeldin,
Baş başa uzanırdık günlerce sıcak
Çimenlerinde yaz bahçelerinin,
Ömrün gecesinde sükûn, aydınlık
Boşanan bir seldi avuçlarından
Bir masal mevvesi gibi paylaştık
Mehtabı kırılmış dal uçlarından.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Dokuz Eylül Üniversitesi profesörlerinden birisi arayarak bir ricasını iletti:
-Son sınıf öğrencilerimizle, mitolojinin tıbbî yorumu konulu bir work shop (atölye çalışması) yapacağız; söylenceleri sizin anlatmanızı istiyoruz.
Kavilleştiğimiz gün ve saatte, oturma sıraları arkaya doğru yükselen sınıfa girdim. Aman Allahım! Gözleri ışıl ışıl parlayan 60 genç.
Hoca'nın isteği doğrultusunda Hermahrodit (Salmakis) söylencesini anlattım, özetle:
-Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite'in, Ticaret Tanrısı ve Zeus'un ulağı Hermes'le ilişkisinden bir oğlu olmuş, ona, babasının ve anasının adları birleştirilerek “Hermaphrodit” denilmişti.
Tanrıça, bu günahını gizlemek için evladını İda (Kaz) Dağı meleklerine emanet etmişti.
Burada bir takım yabanıl (vahşi) huylar edinen gencimiz, öz başına ormanlarda gezip tozmayı seviyordu. Böyle gezilerinden birinde yolu, Karia'daki Salmakis gölüne uğradı. Sıcak yaz gününde, gölün duru yeşil sularında serinlemek için soyundu. Tam bu sırada gölün perisi olan Salmakis, delikanlıyı gördü, görür görmez de ona vuruldu. Birlikte olmak için yalvardı, yakardı:
-Ey yakışıklılar yakışıklısı; gel benim ol ya da beni al! Zen babama ne güzel gelin olursun, ben anana ne iyi gelin olurum. Eğer başın bağlıysa, yine de gel ki, sevimiz kaçamak olsun!
Bu taraklarda bezi olmayan Hermaphrodit mahçup bir tavır takınınca Göl Perisi, tanrılardan yardım diledi:
-Sen ey Zeus ve siz ey öbür tanrılar! Benim samimi aşkımı karşılıksız bırakmayın. Bizi birbirimize bağşlasanız, iyilik hazinenizden ne eksilir ki? Bizi birleştirin; gerekirse ikimizi tek beden eyleyin ki, bir daha birbirimizden hiç mi hiç ayrılmayalım!..
Zeus'un iyi zamanına gelmiş olacak ki; Göl Perisi'nin dileğini yerine getirdi.
O andan sonra Salmakis ile Hermaphrodit birbirlerine yapışık yaşadı...
Zekaları gözlerinden fırlayan doktor adaylarının ortak sorusu:
-Mitolojide var mı böyle tek bedende iki cins?
-Önce şu kavramda anlaşalım. Günümüzde “Hermaphrodit” için “ne erkek, ne dişi” deniyor. Bence tam tersine, aslında bu yaratıklar hem erkek, hem dişi, yani erdişi.
Söylence bilimde bir de “Androgenos”lar var ki; mitograf ve mitologların kör noktasına gelmiş olmalı. Yazılı motlogya kaynaklarında pek raslamıyoruz.
Platon'un “Diyaloglar”ında, büyük komedya yazarı Aristophanes söz ediyor onlardan.
Bunlarda hem kadın, hem erkek tek vücutta birlikteydi. Her iki cinsin ikişer kolu, ikişer bacağı vardı. Cinslerden birisi bir yöne yürüyecek oldu mu, öbürü kollarını sallayarak paşa paşa onu izlerdi. Androgenoslar, kaçacak oldular mı, tonuzlanır yani yuvarlanıyorlardı. Öyle hızlı kaçıyorlardı ki, tanrılar onları yakalayamıyordu.
Peki ne yapsındı tanrılarla tanrıçalar?
Kullarının karşısında gülünç duruma düşmüşlerdi!
Sonunda Tanrılar Kurultayı olağanüstü toplandı. Gündemde tek madde vardı: Androgenoslara hadlerini bildirmek!
Bunun tek yolu vardı; Andregonosların kadın ve erkek parçalarını birbirinden ayırmak.
Öyle de yapıldı; bizim çift eşeyli varlıklar, yukarıdan aşağıya ikiye bölündü. Kadın bir tarafa, erkek bir tarafa.
Tanrılar sağ, tanrılar selamet.
İşte ey okuyucu; o gün bugündür herkes kendisinin öbür yarısını arayıp durur.
Bulabilenlere can şenliği...
Gelsin şiir:
Her günüm mis gibi dünya kokan bir kavun dilimi
Senin sayende.
Bütün yemişler elime güneştenmişim gibi uzanıyor.
Senin sayende
yalnız umutlardan alıyorum balımı.
Yüreğimin çalışı senin sayende.
En yalnız akşamlarımda bile
duvarımda gülümseyen bir Anadolu kilimi
senin sayende.
Şehrime ulaşamadan bitirirken yolumu
Bir gül bahçesinde dinlendim
senin sayende.
Senin sayende içeri sokmuyorum
en yumuşak urbalarını giyip
büyük rahatlığa çağıran türküleriyle
kapımı çalan ölümü.
NAZIM
İşte bu kadar.
Şadan...