Göz Aşinalığı

İsmini bilmezdim, fakat tanırdım!

Ne yosma bir çiçek takışı vardı!

Kızıl saçlarını ateş sanırdım:

Güneş nuru gibi yakışı vardı.

Öyledir gün, şafak söktüğü zaman

-Gönüllere gölgeler çöktüğü zaman-

Saçını çözüp de döktüğü zaman

Dalga dalga düşüp akışı vardı.

Hüsnünde bir eda var ki asiydi

Beni harab eden o edasıydı;

Sevdalı gönlümün aşinasıydı

Yüzüne bir şirin bakışı vardı.

(Rıza Tevfik Bölükbaşı)

Gazete yazarlığında ustalık dönemini yaşayan Atilla Köprülüoğlu kardeşim, kalem ürünlerini bir kitapla taçlandırdı: “Aşina Yüzler”.

Yazar, aralarında benim de bulunduğum yaklaşık 70 “aşina” (tanıdık, bildik) sima hakkında sevgi sözleri söylüyor.

Kitabı elime alınca, ilk kendimle ilgili bölüme (s. 184-185) göz atıyorum: Halikarnas Balıkçısı'nın “manevi” oğlu olduğumu, Altıncı Kıta Akdeniz'in en güzel yöresi Gökova'da doğduğumu belirttikten sonra sıfatlarımı sayıyor: “Gazeteci-yazar-ozan, radyo programcısı, akademisyen, mitoloji uzmanı, rehberlerin rehberi, Ege Profesörü.” Hani; “ne iş olsa yaparım ağabey” der gibi. Efesli Herakleitos'un altın fragmanti geliyor aklıma: “Çok şey bilmek, akıllı olmayı öğretmez.”

Bu sıfat kalabalığından ben de bizar olduğum için, kartvizitime “Gazeteci-Türkiye Rehberi” yazdırdım...

Atilla'ya “aşina” yüzleri tarıyorum:

Ali İhsan Korkmaz, Ali Artuner, Aşık Veysel, Attila İlhan, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Bekir Coşkun, Cemal Süreya, Cruyff, Hüseyin Yurttaş, Metin Oktay, Müjdat Gezen, Müzeyyen Senar, Ümran Baradan, Ruhi Su, Sait Altınordu, Tarık Akan, Yılmaz Büyükerşen, Zeki Müren, Atila Sertel, Leyla Şeşbeş, Fatma Nine, Tayyar Özdemir, Erdaş İzgi vd.

Bu satırı bitirdiğimde geri dönüp saydım: Yazarımıza “aşina” gelen simalar arasında yalnızca dört kadın olduğunun ayırdına vardım. Hemencecik aklımdan şu isimler geçti:

Muazzez İlmiye Çığ, Ayşe Mayda, Bingül Başarır, Misket Dikmen, Fatma Durusoy, Zeynep Oral, Tomris Çetinel, Özlem Çağlayan, İsmet Kabaağaçlı Noonan, Güzin Oralkan vd...

Portre yazmak kadar, bu kategoriye sokulacak isimleri seçip ayırmak da zor.

TRT'nin Kuruluş Yasası'na (359 Sayılı Yasa) uygun olarak “Özerk ve Tarafsız” olduğu 1970'li yılların sonu. Ankara'da yapılan Radyolararası Koordinasyon (Eşgüdüm) toplantısında, gelen program önerileri tartışılıyor. Benim “İz Bırakanlar” başlıklı önerim kabul ediliyor. 1980 yılı boyunca, 51 hafta, Türkiye'de yararlı işler yapmış kişileri anlatan program dizisi büyük ilgi görüyor. İzleyen yıllarda 13'erden olmak üzere TRT TV için hazırlıyorum programları.

Atilla'nınki de böylesi yararlı bir eylem.

Klasik söylemle bizde “Mükafat yok, mücazat çok”; oysa olumlu işler yapmış kişilerimizi yüceltmeliyiz. Ödüller, layık görülenleri teşvik eder ve onlara yeni görevler yükler.

Ben şahsen, Atilla Köprülüoğlu'nun ele aldığı kişilerin hemen hepsini tanıyorum ama, “Aşina Yüzler”den, onlarla ilgili yeni şeyler öğrendim. Kitabın gördüğü ilgi, Atilla kardeşime, eylemini sürdürmesi için güç verecektir. Olabildiğince çok sayıda “aşina” yüz, “meçhulûmüz” kalmasın.

BİR MEÇHÛLEYE

Seni ilk gördüğüm o günden beri

Gamla geçirdiğim demleri saydım;

Diyar diyar gezip, ben şimdiden geri,

Coşkun sular gibi hep çağlasaydım!

Devletli başında, ey yosma dilber!

Sırma kaküllerin bir taca benzer,

N'olaydı alnından öpüp her seher,

Saçını beni çözüp ben bağlasaydım!

Mâtem-i hicrâna saldın Rıza'yı,

Bilmezsin çektiğim cevr ü ezâyı.

Ben sana nakledip o mâcerâyı

Dizinde ağlasam, ah!. Ağlasaydım!

(Rıza Tevfik Bölükbaşı)