Mustafa Hoş, meslektaşımızdır. Gazetecilikten başka işi olmamış onurlu gazetecilerdendir.
Araştırmacı gazeteciliğin örneklerini vermiştir hep.
Karaman Ensar Vakfı’ndaki tecavüzler, Adana-Aladağ’daki cemaat yurdunda 11 kız çocuğunun öldüğü yangın(katliam demek doğrusu) , 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu Tren Kazası hakkındaki ihmal ve gelişmeleri, 4 yıldır tamamlanamayan iddianamesi, Adıyaman-Gerger, Dikili, Çivril, Kilis, Erzurum’daki yurtlardaki cinsel istismar skandalları; onun gazeteciliği aracılığıyla duyulmuştur, haber olmuştur.
Dik duruşu nedeniyle başı derde giren gazeteci modeline örnektir Mustafa Hoş…
xxxx
Mustafa Hoş hafta başında tuhaf bir hadise yaşadı gittiği adliyede.
Bir ifade verecekti savcılığa.
Kısa sürede ifadeyi verdi, tam çıkacakken basın savcılığı katibi bir başka soruşturma için ifadesinin gerektiğini söyledi.
Ancak Hoş’un dikkatinden kaçmadı.
Bu sırada fısıltılı telefon konuşmaları yapılıyordu. Bir tedirginlik hali söz konusuydu.
Ayakta duruyordu, ısrarla oturması istendi ama oturmadı Mustafa Hoş.
Kapı önünde bekliyordu. Fısıltılar sürüyordu, her fısıltıdan sonra tedirgin ona bakılıyordu.
xxxx
Bakın bundan sonrasını meslektaşımız nasıl anlatıyor?
“Yarım saat falan geçti. Herkes biraz daha tedirgin. Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. ‘Neden bekliyorum? Savcı mı yok? Sonra gelirim. Çıkmam lazım’ diye kapıya yöneldim. Odadakiler telaşla ayağa kalktı. Tam o sırada kapıdan sivil giyimli biri gelince herkes birden rahatladı. Telaşla ‘Memur bey, şahıs bu’ dediler. Sivil kişi,‘ben polis memuruyum, yakalamanız var. Benimle emniyete gelin’ dedi.
İşte o zaman öğrendim hakkımda yakalama kararı olduğunu. Polis nezaretinde Yakalama Bürosu’na giderken konuyu öğrendim. Çivril Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakkımda açılan dava için ifade vermemişim. Yakalama Bürosu’nda başka bir polis memuruna devredildim. Orada işlem yapıldı. Sonra Nöbetçi Mahkeme’ye çıkarıldım. Mahkeme kalemine yakalama kararı düşmediği için epey bir sürede burada polis eşliğinde bekledim. Karar gelince mahkemede ifade verdim. İfade için her hangi bir tebligat falan bana ulaşmamıştı oysa. Neyse ifade bitti ben de serbest bırakıldım.
Tesadüfen ifade vermeye gelmesem yakalama kararı daha kötü bir şekilde de uygulanabilirdi. Basın Savcılığı görevlilerinin bana neden yakalama kararını söylemediklerini sordum. ‘kaçabilirdiniz. o yüzden polis gelene kadar söylemedik’ dediler.”
xxxx
Azılı suçlu gazeteci işte böyle yakalandı(!)
Burası Türkiye! ‘’Olur böyle şeyler” mi dediniz?
Ülkemizde en çok muhtaç olduğumuz hukukun, bağımsız yargının kusursuz işlemesi. Her şeyden öncelikli bu!