Kişi kendiyle yüzleşebilmeli, özeleştiri yapabilmeli, toplumsal duyarlığın odağında diri gelişmelere, değişimlere yelken açabilmeli… Değişmek güzeldir; aydınlanmadan, çağdaşlıktan, barıştan, umuttan, gerçeklikten, yaşama sevincinden, insanca söylem ve eylemden yana… Değişmek güzeldir; doğrudan, iyiden, erdemli yapılanmadan, örgütlü olmaktan yana... Yozlaşmayı, aymazlığı, gericiliği, sapkınlığı, hainliği, yalaka yandaşlığı, çıkarcı değişim ve dönüşümleri, evrimleşenleri (!) alkışlayacak değiliz.

***

Ben de değiştim! Yedi yaşımdan 77'nci yaşıma doğru koşarken! Kasabam Oğuzeli’nden çıkıp kent yolculuklarına, okumalara, devlette “memur” olmaya yürürken ürkektim, utangaçtım, sessizdim, küşümüydüm! 1963’te 17 yaşıma ermiştim; yitik bir yıldan sonra Urfa’da liseye başlamıştım; çelişkiler, korkular, güvensizlikler, çekingenlikler içinde… Mahalle, çevre baskıları, dinsel koşullanmalar… Şiire koştum, yazıya tutundum; yaşamıma devingenlik, değişkenlik kattım. Güneşin, ayın, yıldızların biçimselliğine, değişimlerine imgelerle dokundum. 1966’dan 1975’e değin Ankaralı yıllarıma yepyeni sayfalar açtım. Biraz daha üretken, biraz daha aşklı, sevdalı…

Sonrası İzmir… 1977’de bu yaşanası kente çıkarma yaptığım, bugüne dek yaşamıma yepyeni renkleri, sesleri, sevgileri, aydınlanma rüzgârını, seçkin dostları değişimin tadını kazandığım için ayrıcalıklı sayarım kendimi. Olgunlaşmanın, üretmenin, özgüvenin maviliklerine sürdüm motorları. Bilgiye, bilime, yazının, sanatın saygın ve seçkin ustalarına, ilerici, devrimci üretimlere saygılı oldum; değişimlerin kapısını açtım, penceresinden göğe baktım.

Kitaplı yaşamımla yine değiştim. Yıllarla araya giren yeni olaylar, kırımlar, kıyımlar, yıkımlar, sömürüler, öldürümler… Ne ki aydınlık düşünceden, sorumluluktan, bilinçli davranıştan, duygudaşlıktan, dayanışmadan, paylaşmadan, erdemli duruştan, şiirle dostluklar oluşturmaktan, dostlar biriktirmekten yana hep değiştim.

***
Siyasette, sanatta, edebiyatta, yargıda, basında, her alanda… Bildiğimiz, güvendiğimiz, düşüncelerine katıldığımız nice kişilerin de zamanla geriye, karanlığa doğru değiştiklerine (!) tanık oluyoruz. Kendilerince “hidayete” eriyorlar! Söylem ve eylemlerdeki bu hızlı değişim, dönüşüm, evrim (!) karşısında şaşırmamak olası değil!

Bana diyorlar ki, ‘Sen değiştin’. Evet ben değiştim, tabii değiştim. Çok şükür değiştim. Benim sabahımla akşamım aynıysa, sabahtan akşama kadar geçen vaktimi ziyan etmişimdir. Tabii ki değişeceğiz, her gün bir şey öğreneceğiz, yanlışımız varsa düzelteceğiz.” (28 Haziran 2021, Hürriyet)

***

Büyük bir savunma örgütünün başında savaşım verip (!) sonra da yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışanın adını vermesem de siz zaten tanımışsınızdır.

Bir TSM sanatçısının şarkılarını yıllarca dinledik, alkışladık. Aaaa bir de baktık ki yıllar sonra bu ünlü şarkıcı hak yolunu (!) bulmuş, tasavvufa yönelmiş, daha da evrimleşerek (!) Cerrahi tarikatının başına getirilmiş!

Birkaç ay önce Youtube'da “Evrim deyince, neden Müslümanların saçları diken diken oluyor? Bir şeyin Cenab-ı Hakk'ın yaratısı olan muhitte evvella bir hücre olup sonra onun içinden çıkan istidatla kemale ermesine ben 'kudretullah' diyorum, öteki de 'evrim' diyebilir. Ben meseleye böyle inanıyorum” diyerek de değişiminin, evrimleşmesinin gerekçesini açıklamış!

***

Ben de değiştim; öykünmeden, egemen gerici baskılara yenik düşmeden, kendime saygımı yitirmeden, doğayla, çevreyle, hayvanlarla sevinçli ve sevimli iletişimler kurarken, seven insanı severekten… İnsanların yaşam biçimlerini karalamadan, özgürlüğe, aşka, sevgiye inanaraktan…

Ben de değiştim! Şaşmadım…