Kendine çok dikkat eden biri değilim.

Öyle hastaneyle, doktorla, sıhhi bilgilerle de fazla ilgilenmem.

Önceliklerim arasında 'kendim' hiçbir zaman 'ön sıralarda' olmadı.

Yüzümü yıkarken aynada gördüğüm yüzü her sabah selamlarım ve güne bakarım.

Sigara içerim, alkol tüketirim, öyle beslenme konusunda da fazla dikkatli değilim.

Ağrı dayanıklılığım çok yüksek.

Hatta birkaç sene önce yaşadığım bir ağrıyı önemsememiştim ama, eşimin baskısıyla Eşrefpaşa Hastanesi acil servisine gittiğimde, sevgili dostum, hekimim Yavuz Uçar, beni apar topar ameliyathaneye sokunca işin ciddiyeti çıkmıştı ortaya. Apandisit patlamak üzereyken kurtarmışlardı beni.

Ama yanlışmış…

Çünkü artık 68 modeller, orta yaşı deviriyor. 50’yi geçtim. Dikkat lazımmış ve bu dikkate inanmak için de bir 'sıkıntı' yaşamalıymışım.

Yaklaşık bir aydır, zaman zaman başlayan ve azalan, sonra da şiddetle çoğalan bir karın ağrısına yakalandım. Ağrı kesicilerle, bir iki duble bir şeylerle geçiştirdim. Çünkü ağrı sürekli değildi. Ama son bir hafta ve özellikle geçtiğimiz perşembe gecesi, cuma sabahı 'dayanılmaz' ne demek yaşadım. Bu kez 'mahallemin yeni hastanesi' Galen’e gittim. Başhekim Prof. Dr. Gökhan Akbulut ki genel cerrah, üroloji hekimi Prof. Dr. Cem Güler derhal ilgilendiler. Kardeşim Fatoş Akçam’ın da ilgisiyle cuma ve cumartesi günleri tetkikler devam etti.

Açık söyleyim 'tırstım.'

Ve sonuç 'kalın barsak iltihabı...' Çok şükür şimdilik 'daha kötü' ihtimal yokmuş. Antibiyotik tedavisi başladı. Üç hafta sonra tekrar muayene.

Hafta sonu Facebook yayını yapamadım. Ama Allah bana bu vefasız kentimde, ilginin azamisini nasip etti ya, şükürler olsun. Bu yüreklerden yankılanan 'dua' ve 'geçmiş olsun' dileklerinize minnettarım.

Şu satırları yazarken yine o korkunç kramp ve ağrı girdi böğrüme. Ama siz okurlarıma da haber verme sorumluluğum var benim. Murat Attila dostuma haber verdim önce, o da yüksek bir anlayışla 'önce sağlık' dedi ama salıyı da 'boş' bırakmak istemedim.

Cumaya toparlanabilirsem 'tematik' yazmaya devam ederim. Ama bugün anlayışınıza ve hoşgörünüze sığınıyorum.

Bu tedavi sürecinden sonra artık dikkat sözcüğü önemli benim için.

Bazı alışkanlıklarım değişecek, sigaraya vedayı artık gerçekleştirmem şart. Alkolde de sınırlama gerekiyor. Beslenme, kontrol altında çünkü eşimin hassasiyetine saygım büyük.

Birkaç gün daha dinlenmem ve ağrıya direnmeye ihtiyacım var.

Ama cumaya yine “ortalık karıştırmak” için uğraşacağım. İşimi boşlamadan, konuları seçeceğim.

Hastalandığında ne demiş Sultan Kanuni Süleyman? 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Benim sağlığımın devlet için önemli olduğuna artık inanmıyorum da, 'bir nefes sıhhatin' ne kadar önemli olduğuna artık inanıyorum. Bir musibet bin nasihatten yeğmiş ya? Vallahi benim 'musibetim de' bu oldu.