Dikili, temelde İslam köyü olmasına rağmen, Batı Anadolu’daki pek çok köy ve şehir gibi zamanla kozmopolit hale gelmiştir. Dikili’nin asli nüfusunu Rumlar oluşturmuştur.

Rakı ve şarap imali, tahin ve zeytinyağı üretimiyle meşgul olan Rumlar, Dikili’nin ticaretinde önemli bir yere sahip olmuşlardır Dikili ismini, Dikili isimli bir İslam köyünden (sonradan Türk) alır. Bu köy on altıncı yüzyılda mevcuttur. Dikili, temelde İslam köyü olmasına rağmen, Batı Anadolu’daki pek çok köy ve şehir gibi zamanla kozmopolit hale gelmiştir. 1898 tarihli bir Osmanlı belgesinde ‘Dikili ve Ayvacık’ın (şimdi Ayvalık) etraf ve civarında sakin ahalinin kısm-ı azamının İslam’ olduğu belirtilerek ‘Yunan eşkıyasının buralara tecavüzata cüretyab olamayacağından’ söz edilir. Demek ki Dikili ve Ayvalık’ın kırsal kesimleri on dokuzuncu yüzyıl sonlarında halâ İslamlardan (Türk) müteşekkildi. 1894 tarihli başka bir belgede Dikili kasabasında Rum milletinin (Ortodoks Rumlar) oturduğundan söz edilir.

Rumeli Muhacirleri Dikili’nin iki mahallesinde iskân edilmişlerdir. Bunlardan birinin ismi Sultaniye, diğerinin ismi de Hamidiye’dir. Dikili’nin toplam nüfusunun 450 hane (1200 nüfus) olduğu belirtilir. Gerçekten de Dikili’nin asli nüfusunu Rumlar oluşturmuştur. Rakı ve şarap imali, tahin ve zeytinyağı üretimiyle meşgul olan Rumlar, Dikili’nin ticaretinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. 1889 tarihli bir belgeye göre Salı günleri burada hafta pazarı kurulur. Yunan vatandaşları, Bulgar tacirler, Avusturyalı aileler (Leoni ailesi), Fransızlar (Madam Lövar’ın Çiftliği), Midilli Müslümanları, Ermeniler, Yörükler ve Rumeli Muhacirleri (Meşrutiyet mahallesinde) ve hatta bir iki Macar aile, Dikili’nin nüfusunu oluşturan unsurlar arasındadır. Az sayıdaki Ermeni, posta ve telgraf idaresinde memur olarak istihdam edilmişlerdir. Hatta 1892’de Halaçyan isimli bir Ermeni, hem Dikili hem de Edremit merkezde Avrupa dillerinde yazışma hakkını elde etmiştir. 1901’de Dikili Rum Kız Mektebi restore edilmiştir. 1880 tarihli bir belgede ‘Dikili’nin Bergama’nın iskelesi olduğu' nüfusun ‘kâmilen Hristiyan ve Yunanlı olduğu’, 250 taş mağaza, evler, büyük bir kilisenin bulunduğundan, günden güne büyüdüğünden söz edilir. Gelibolu köylüleri buraya ortakçılığa gelirler. İskele ile Dikili kasabasının yolu şosedir. Dolayısıyla nahiye merkezi yapılması önerilmiştir. Dikil, Foça ve Çeşme gibi, Yunan propagandasının temel merkezlerinden biri olmuştur. Yunan vatandaşlarının da bulunduğu Dikili'de Yunan Milli Bankası Rumlara borç para dağıtıyor, Ancanos köyünde Yunan vatandaşları ikamet ediyordu. 1862 yılında, Dikili’nin Ayazment kazasına bağlı olduğunu, Çepni aşiretinin Dikili Hristiyanlarını rahatsız ettiğinden söz edilir.

Aya Dimitri Kilisesi, Dikili’nin Rum kilisesidir. 1915’te Rumlar ile Dikili İslamları arasındaki mücadele hat safhasına ulaşmıştır. Seferlik devrinde (1915) Çeşme ve Dikili Rumları Yunanistan’a göç etmeye başlamışlardır. Bu göçler 1921 yılına kadar peyderpey devam etmiştir. Demek ki mübadeleden önce, pek çok Rum, Osmanlılar devrinde, Batı Anadolu’nun sahil kentlerinden, kendi istekleriyle, Yunanistan’a göç etmiştir. Lozan Mübadelesi kalan Rumları kapsamıştır. Dikili, Yunan işgaline uğradığında, yerli Müslümanların aşağılandığı belgelenebiliyor.

Bir liman kenti olarak Dikili'nin gelişmesinde limanı, mektepler, telgrafhanesi (açılışı 1881), fener (1886), hafta pazarı, mağazalar, fabrikalar etkili olmuş görünüyor.

1894’te Soma, Bergama, Dikili tren hattıyla, Dikili, Edirne’ye bağlanmak istenmiştir. Hat proje bazında kalmış, Çanakkale Boğazı geçilememiştir. 1908’de, İzmir doğumlu ve İzmir’de ikamet eden bir Macar, Oride Curtoriem, Ayvalık ve Dikili’de bir ticaret limanı inşa etmek istemiştir. Dikili Rüsumat İdaresi, Liman Dairesi (arsası Dikilili bir Rum tarafından hibe edilmiştir), Cami ve Kiliseler, Dikili’nin resmi binaları arasındadır. 1894’te Rumeli Muhacirleri, Dikili’de bir medrese inşa etmişlerdir. Hemen arkasında yer alan yaylalar ise Dikili’nin ekonomisine katkı yapan yerlerdir. Gelebeyli Yaylası ve Makaron Çiftliği bunlar arasındadır. Dikili Redif Taburu'nun bölgede güvenliği sağlamaya çalıştığını da söyleyelim. 16 Temmuz 1917’de bir İngiliz kruvazörü Dikili ve Sarımsaklı’yı bombalamıştır. Karasi Mutasarrıfı Nazım Bey, bu konuda İstanbul’u şöyle bilgilendirmiştir: ‘Sarımsak’a tesirsiz olarak otuz kadar mermi endaht eden düşman sefinesi Yunda Adası'nın (şimdiki Cunda Adası) arkasını dolaşarak Çanakkale istikametine doğru gittiği ve hiçbir zayiat olmadığı Ayvalık kaymakamlığından bildirilmiştir. 16.5.1333’. Bu belgeden de anlaşıldığı gibi, hem Dikili hem de Ayvalık, denizden gelen düşman saldırılarına hep açık kalmıştır. Dikili ile Midilli arasında kontrolsüz bir gidiş-geliş her zaman mevcut olmuştur. 1915’te Dikili civarında kıtlık ortaya çıkmıştır. Dikili muhtarı Mustafa ile Ömerköy ve Erikli muhtarlarının, devletten, tarlalara ekmek üzere tohumluk buğday talep ettikleri belgelenebilmektedir. Son olarak, Bergama’dan çıkarılan antik eserlerin Dikili iskelesinden İstanbul’a taşındığını da belirtelim.