Amerikalı ilaç üreticisi Pfizer, sahiplerinin Türk kökenli olması ile gurur duyduğumuz Alman tıbbi araştırma şirketi BioNTech ile ortaklaşa devam eden COVID-19 aşı denemelerinin yüzde 90'lık bir etkinlik oranı olduğunu ve bunun önemli bir kilometre taşına ulaştığını duyurdu. Bu çok iyi bir haber, ancak şimdiye kadar bildiklerimize göre, kutlama yapmaya başlamak için henüz çok erken. İşte bilmeniz gerekenler. Pfizer bir basın bülteninde, aşıyı alanlara kıyasla semptomatik COVID-19 vakalarında yüzde 90'lık bir azalma olduğunu iddia ediyor. Bunlar, şirketin üçüncü aşama testlerinin bir parçası olarak alınan ön sonuçlardır. Üçüncü aşama aşı testler sırasında aşının etkili ve nispeten güvenli olduğu belirlenir. COVID-19 tedavisi için mucizevi olarak sunulan Remdesivir gibi ilaçların potansiyel olarak ölümcül etkileri keşfedildikten sonra çoğu araştırmacı tarafından bu tedavilerin bu üçüncü aşamada terk edildiğini akılda tutmak gerekiyor. Peki bu yüzde 90 gerçekten ne anlama geliyor? Pfizer'in analizi, açıklanan ön sonuçlarda gönüllü 96 hastanın COVID-19 için pozitif test yaptığını gösteriyor. Şirket tarafından sağlanan bilgilere göre, pozitif çıkan kişilerin yaklaşık yüzde 90'ı aşıyı almamıştı, bu da testi pozitif çıkan en fazla sekiz kişinin aşıyı aldığını gösteriyor. Bu umut verici bir haber. Ancak, küçük bir katılımcı grubundaki % 90'lık önleme oranı, aşının genel halkta COVID-19 enfeksiyonlarını önlemede %90 etkili olacağını belirten bir ifade olarak yorumlanmamalıdır. Ve aşının yüksek viral yük vakalarına karşı mı yoksa hastanede yatmayı gerektirecek kadar ciddi semptomları olan hastalarda mı etkili olacağını gösteren hiçbir verimiz yok. Dahası, Pfizer halkla herhangi bir veri paylaşmadı ve bu araştırma hakemleri tarafından değerlendirilmedi. Bildiğimiz her şey, yukarıda belirtilen basın açıklamasından geliyor. Şirketin verilerini gerçekten görene kadar ve hastalık uzmanları bunları yasal olarak gözden geçirene kadar sağlıklı bir şüphecilik dozunu korumalıyız.
Üstelik Pfizer’in manşetlere giren basın açıklamasındaki rakamların ve iddiaların geçerli olduğunu varsaysak bile, bu savaşın kazanıldığı anlamına gelmiyor. Şirket dünya genelinde 2020'de 50 milyon aşı ve 2021'de 1.3 milyar aşı üretmeyi umuyor. Halkı aşılamanın arkasındaki büyük fikir, virüsün kişiden kişiye atlamaya devam etmek için yeterli konakçıya sahip olmadığı ve nihayetinde çok sayıda insanın aşı olduğu bir dönüm noktasına ulaşmasıdır. Kısmen bağışıklığı artarsa virüs ölür. Bu, sürü bağışıklığının bir şeklidir. Öyleyse, aşının tek başına sürü bağışıklığını tetiklemesi için Pfizer'in kaç doz üretmesi gerekiyor? Cevap, küresel nüfusun büyük çoğunluğunun sosyal mesafeyi uygulayıp uygulamadığına, maske takıp takmadığına ve maruz kalma riskini her aldıklarında ellerini yıkamasına bağlı. Pandeminin nasıl ilerlediğini halen kestiremiyoruz. İyimser bir tahminle Pfizer'in üreteceği doz 2022 yılına kadar küresel nüfusun yaklaşık ancak yüzde 9'unu aşılamak yeterli. Pfizer'in verileri, hastaların ikinci dozdan sonra koruma sağladığını gösterdiğinden, bir ikinci doz için 1,3 milyar doz daha gerekli. Yüzde 10' dan daha düşük bir küresel aşılama oranı, muhtemelen herhangi bir türden sürü bağışıklığı oluşturmak için yeterli olmayacak. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre belirli bir hastalığa karşı sürü bağışıklığı sağlamak için antikora ihtiyaç duyan kişilerin yüzdesi her hastalığa göre değişir. Örneğin, kızamığa karşı sürü bağışıklığı, nüfusun yaklaşık yüzde 95'inin aşılanmasını gerekti. Kalan %5 kızamığın aşılananlar arasında yayılmaması ile korunuyor. Çocuk felci için eşik yaklaşık %80'di.
Bu, Pfizer aşısının tek başına virüsü ortadan kaldırmasının veya hatta eğriyi en az bir yıl boyunca anlamlı bir şekilde önemli ölçüde düzleştirmesinin olası olmadığı anlamına gelir. Dünya'da yaşayanların yaklaşık yüzde 91'i büyük olasılıkla en erken 2022' ye kadar aşıya da erişemeyecek.
Sonuç olarak, Pfizer'ın basın açıklaması heyecan verici ve potansiyel olarak olumlu. Ama nihayetinde kısa vadede insanlık için çok az değişiyor. 2021' de virüsü yavaşlatmanın veya durdurmanın tek yolu, küresel nüfusun çoğunluğunu onu ciddiye almaya ikna etmektir. Henüz hakem incelemesine tabi tutulmamış ve seçilmiş birkaç kişiden sonra en az bir yıl daha kullanılamayacak bir aşı, pandemiyi sona erdirmeyecektir. Yani özetle iki sene için pandemiye karşı maske takmak, ellerimizi yıkamak ve sosyal mesafeyi korumak halen elimizdeki tek işe yarayan silah. Sağlıklı günler dilerim.