Bazı yenilikler korkutur bizi. Geleneksel olanı alıp götüreceğinden, yerle bir edeceğinden ya da yeniliğe ayak uyduramamaktan korkarız.
Benim için e-kitap okuma cihazları öyle mesela. Asla basılı kitaptan aldığım okuma zevkini alamam ve hep mesafeli olmuşumdur. Sesli kitap fikrini ilk duyduğumda görme engelliler için geliştirildiğini düşünmüştüm.
İşin aslını, yani sesli kitabın bütün okuyuculara hitap ettiğini öğrenince tabi ki önyargılı davrandım. Oysa sesli kitap artık birçok metropol insanının vazgeçilmezi haline geldi. Dinlerken başka bir iş yapabilmek, nerede olursa olsun (trafikte, işte, mutfakta hatta banyoda bile) dinleyebilmek, birilerinin size kitap okumasının dayanılmaz hafifliği ve tabi ki bu formatla daha çok kitap bitirebilmek. Sesli kitap formatının hızla yaygınlaşmasına sebep oluyor.
Sesli kitapların radyo tiyatrosu mantığı ile tiyatro sanatçılarına seslendirilmesi dinleme keyfini oldukça artırıyor. Araştırmalar da sesli kitaplara ilginin gittikçe arttığını gösteriyor. Türkiye’de sesli kitap formatı ilgi görmeye başladı. Bazı yayınevleri artık yeni çıkan yayınlarını sadece sesli kitap formatıyla okuyucuya sunuyor.
Çeşitli mobil uygulamalar ve dijital yayın platformları birçok kitabı sesli kitap formatına dönüştürüyor. Genelde sesli kitap sürelerinin iki ile üç saat civarında olması tercih ediliyor. Bu da bir gün içerisinde birden çok kitap dinleyebileceğiniz anlamına geliyor.
Tüm bunların yanı sıra sesli kitabın dezavantajları da var. Bu dezavantajların başında okuma alışkanlığının körelmesi geliyor. Okuma alışkanlığı zihni diri tutan bir faaliyet, bu alışkanlığın körelmesi zihni tembelleştirebilir. Bence bu ihtimalin üzerinde ciddi araştırmalar yapılmalı. Öte yandan kendi adıma dinlediğim kitaplarda ayrıntıları kısa sürede unuttuğumu fark ettim. Kuvvetle muhtemel dinlerken odaklanmamaktan kaynaklanıyor. Ve ne yazık ki bu nedenle sesli kitap benim için cazip bir format olmaktan çıkıyor. Yine de sesli kitabın hızlı yükselişini sessizce izlemeye devam edeceğim. ☺