Ve okullar açıldı. Karar yanlış değil, ama en az bir ay önceden 12 yaş üstü çocukların aşılanmalarına onay verilmesi ve aşısız öğretmenlerin aşılarının tamamlanmaları çok daha doğru olurdu. Öğrencilerin izlenmesinde ateş ve öksürük gibi belirtilerin temel alınması da çok tartışmalı, çünkü çocukların yaklaşık yüzde 90'ı enfeksiyonu belirtisiz geçiriyor. Öğrencilerle aynı evde yaşayan aşısızlar ile iki Sinovac aşısının üzerinden 6 aydan çok geçmiş olanlar büyük risk altında; en kısa zamanda aşı olmalarını öneririm. Hiçbir yararının olmadığı çok önceden tüm dünyada kabul edilmesine karşın, tedavide favipiravirin verilmeye devam edilmesine aklım ermiyor. Atatürk’e çelenk sunmak, Kovid-19 gerekçesiyle yasaklanırken, aşı karşıtı mitinge izin verilmesine hiç girmeyeyim!
DELTA VARYANTI
Öncekiler varyantçıktı; Delta ise tam anlamıyla ‘varyant’. Çok daha fazla çoğalıyor, çok daha kolay bulaşıyor, kuluçka dönemi daha kısa ve aşılara çok daha dirençli. Bu sayede, İngiltere ve ABD başta olmak üzere birçok ülkenin yanında Türkiye’de de hızla yayıldı ve aşıların önemini arttırdı. Çünkü, aşısızlarda ağır tablolara ve ölüme yol açabilirken, aşılılara bulaşsa bile belirtisiz ya da hafif geçiyor. Türk Yoğun Bakım Derneği, 60 hastanenin yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların yüzde 90’dan fazlasının aşısız veya iki doz Sinovac üzerinden 6 aydan fazla geçmiş hastalar olduğunu bildirdi. Bu sonuçlar, üç doz Sinovac, iki doz Sinovac üzerine bir doz BioNTech uygulananlar ile nispeten daha geç aşılanan iki doz BioNTech’lilerin iyi korunduğunu gösteriyor, ancak veriler kısıtlı.
Yaklaşık iki ay önce, tüm Türkiye’de üçüncü dozları Sinovac veya BioNTech olarak uygulanmış grupların ve iki doz BioNTech’lilerin hangi oranda korundukları, hastaneye yatma ve yoğun bakıma gereksinim duyma oranlarının, aşısızlarla ve eksik aşılılarla karşılaştırılarak açıklanması çok iyi olur. Bu veriler, yakında İsrail’de olduğu gibi, üçüncü doz uygulaması gerekecek iki BioNTech’lilere, Sinovac veya BioNTech aşılarından hangisini uygulamanın daha mantıklı olduğu sorusuna da ışık tutacaktır.
Şu anki bilgiler, iki Sinovac ardından bir BioNTech uygulananların yüksek bir antikor titresi ile çok iyi bir korunma elde ettiklerini gösteriyor ve bu kişilerin yurt dışına çıkmak için, gerekmediği halde dördüncü doz aşıyı olmak zorunda kalmaları kabul edilemez. Önerim, böyle bir kişinin, Türkiye’deki bilimsel verileri toplayarak (yakında yayınlanacak Celal Bayar Üniversitesi verileri dahil) Berlin’de dava açması. Eğer ‘Berlin’de halen hakimler varsa’ kazanacak ve yolu açacaktır. Hem Çinli Sinopharm hem de Pfizer firmaları Delta varyantına karşı yeni mRNA aşıları geliştiriyorlar; belki dördüncü aşımız bunlardan biri olur.
MU VARYANTI
Önceden B.1.621 veya Kolombiya varyantı olarak adlandırılan Mu varyantını, Miami’de yaşayan ikişer doz BioNTech ile aşılı oğlum ve arkadaşında koku ve tat alma duyularında kayıpla seyreden Kovid-19 gelişmesi sonrası araştırmış ve bir ay önce sizlere yazarak, Türkiye’ye sıçrayabileceğini belirtmiştim. Belçika’da yaşlı bakım evindeki aşılı 7 hastanın ölümüne yol açan varyant, Delta varyantına oranla aşılara daha dirençli ve biraz daha ağır bir tabloya yol açsa da Delta kadar bulaşıcı olmadığından hızlı yayılmıyor. Yine de Delta sonrası başa bela olabilir.
***
Aşı karşıtlarının aşı karşıtlığını savunma hakları olmalı mı? Bu soru, bana Fransa’daki aydınlanma döneminde ortaya atılan ‘Kölelerin köleliği savunma hakkı olmalı mı?’ sorusunu anımsattı. Jean Jacques Rousseau ‘Toplum Sözleşmesi’ kitabında bunu şöyle yanıtlamış: “...kölelik hakkı sadece haklı olmadığı için değil, anlamsız ve saçma olduğu için de geçersizdir.” Akıl ve bilim dışı olan aşı karşıtlığı için yorum sizin.