13 Mayıs 2018 tarihinde Narlıdere’de Tanyer İnşaat şirketine ait Bulut Orman Evleri şantiye sahasında öldürülen Dorukhan Büyükışık’ın katil zanlıları, 3 Ekim Cuma günü saat 10:00’da İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak duruşma ile Türk yargısına hesap vermeye başlayacak.
Dikkatli okurlarımız anımsayacaktır.
Öldürüldüğünde henüz 27 yaşında olan, lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesinde, yüksek lisans eğitimini Oklahoma Üniversitesi’nde şeref derecesiyle tamamlayan Dorukhan Büyükışık’ın babası Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın adalet mücadelesinin tüm aşamalarını köşe haberlerimizde okurlarmıza yansıttık.
Üç üniversite mezunu olan, üç yabancı dili akıcı şekilde konuşan Dorukhan Büyükışık, kuşkulu şekilde öldürüldükten sonra tüm suç delilleri olay yerinde yok edildi ve işlenen cinayete “intihar” süsü verilerek dosya kapatıldı.
Acılı baba Ethem Büyükışık’ın adeta iğne ile kuyu kazarcasına ortaya çıkardığı cinayet kanıtları, Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebi ve bu talebin Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 9 Şubat 2024 tarihli kararı ile kesinleşmesi sonrasında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Dorukhan Büyükışık dosyasını tozlu raflardan indirdi.
// İKİ DAVA BİRLEŞİYOR
3 Ekim’de İzmir Adliyesi’nde başlayacak davanın taşıdığı önem bununla sınırlı değil kuşkusuz.
Cinayetin işlendiği sırada olay yerinde görevli polislerin yargılandığı ve ilk duruşması 8 Mayıs 2025 günü İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşmada birleştirilmesi söz konusu olacak.
İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi, 17.06.2025 tarihli Tensip Zaptı ile İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2024/1102 Esas sayılı dosyasından iddianame ve duruşma tutanaklarının bir örneğinin gönderilmesinin istenmesine ve dosyaların birleştirilmesinin 3 Ekim 2025 günü yapılacak duruşmada değerlendirilmesine karar verdi.
İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise olay günü görevli polislerin yargılandığı ve kendi uhdesinde devam eden 2024/1102 Esas sayılı görevi kötüye kullanma davası ile İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava ile ilgili benzer bir değerlendirme yaparak, davaların birleştirme önerisi yazısını 11 Ağustos 2025 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
Mahkemelerin bu kararları almalarında etkili olan unsurların başında, olay mahallinin aynı olması ve katılanın aynı kişiler olmasının yanı sıra tarafların tamamının olay günü olay mahallinde bulunması geliyor. Bu şekilde her iki dosya arasında fiili bağlantı bulunması ve Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak yargılamanın Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı etkileyecek olması; yine her iki dosya arasında fiili, hukuki ve şahsi bağlantı olması da iki dava dosyasının birleştirilmesini gerekli kılıyor.
// SİVİLLER VE POLİSLER
Böylelikle Türk adaleti, olay günü cinayet mahallinde olan Tanyer İnşaat A.Ş’nin sahibi ve yöneticileri, Narlıdere İlçe Emniyet Müdürlüğü personeli, İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Cinayet Büro personeli, inşaatta görevli olan işçileri aynı davada yargılayabilecek. Birbirinden ayrı yürüyen ve bazı aşamalarında kafa karışıklığına sebep olan şekil şartları da ortadan kalkmış olacak…
Oğlunun katillerini bulmak ve hak ettikleri cezaları almalarını sağlamak için tüm Türkiye’nin dikkatini çeken bir hukuk mücadelesi veren Ethem Büyükışık, 3 Ekim’de başlayacak tarihi yargılama öncesinde görüşlerini Dokuz Eylül Gazetesi ile paylaştı.
Cinayet günü olay yerinde bulunan “Kasten Öldürme” ve “Suç Delillerini Yok Etme, Silme, Gizleme, Değiştirme, Bozma” suçlarından şüpheli konumda olan Mehmet Münir Tanyer ve Münir Taylan Tanyer’in başında olduğu Tanyer A.Ş. çalışanları ile dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Yalçın’ın başında olduğu görevli polislere yönelik suç isnatları hakkında bilgi veren Ethem Büyükışık, şu değerlendirmeleri yaptı:
// “YALAN GÖRÜNTÜ ÜRETİLDİ”
“Oğlumun öldürüldüğü cinayetin üzerinden yedi buçuk sene geçtikten sonra bugün geldiğimiz nokta şudur: Polisler olay yerindeki tüm kamera kayıtlarını, tüm biyometrik izleri ve tüm biyolojik izleri / delilleri yok etmişlerdir. Tüm biyometrik ve biyolojik izler silindikten sonra temizlenmiş ve yerleri değiştirilmiş bulgular üzerinde yakın plan olay yeri inceleme fotoğraf ve video çekimi yaparak sahte delil üretmişlerdir. Olay yerindeki şüphelileri ve tanıkları teşhis işlemine sokmadan ve ifadelerini almadan olay yerinden polis merkezine yollamış ve buradan ifadelerini almadan evlerine göndermişlerdir. Olay yerindeki 19 kameranın ikisinden (5 ve 8 numaralı şantiye kamerası) üst bilgileri silinmiş ve zaman (saat-dakika-saniye) bilgileri değiştirilmiş 8,54 dakikalık sahte görüntü kaydı üretmişlerdir. Daha sonra bu sahte delili gizlice Narlıdere Şehit Ayhan Tanrıverdi Polis Merkezi Amirliğine sokarak kendileriyle işbirliği yapan yetkisiz iki polise gerçek dışı görüntüler üzerinden gerçek dışı ‘Görüntü İzleme Tutanağı’ tutturmuşlardır.
Olay günü üç ayrı araçla İzmir’den Manisa’ya intikal etmelerine ve Manisa’da mahiyetini gizledikleri bir faaliyeti yürütmelerine rağmen; olay günü olay yerinde bulunduklarını, olay yeri incelemesine katıldıklarını ve kamera kayıtlarını almamak ve suç delillerini karartmak gibi suçları kendilerinin işlediklerini kabullenerek yalan beyanda bulunmuşlar ve suçu üstlenmişlerdir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kolluk görevlileri hakkında yürütülen 2021/106697 dosya numaralı görevi kötüye kullanma soruşturması 26.11.2024 günü sonuçlanmıştır. Bu kapsamda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27.11.2024 tarihli ve Esas No: 2021/64875 ve 2024/45292 sayılı iddianame ile sekiz kolluk görevlisi 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 24.12.2024 tarih ve 2024/1102 Esas numarası ile yargılanmaktadır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Mehmet Münir Tanyer, Mehmet Taylan Tanyer, Onur Alp Saraç, İhsan Gökmen Ellez isimli beş şüpheli hakkında ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan iddianame düzenleneceği kaydedilmiştir. Bilal Çelik, Hulusu Aras, Tayfun Çakmakçı, Ali Gölbaşı ve Hüseyin Kaya isimli beş sanık hakkında ise ‘kasten öldürme’ suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.05.2025 tarihli ve 2025/26009, 2025/4863 sayılı kasten öldürme suçunun iddianamesi İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.06.2025 tarihli ve 2025/293 Esas sayılı Tensip Zaptı ile kabul edilmiştir.
İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.06.2025 tarihli Tensip Zaptında ilk duruşmanın 03.10.2025 günü görüleceğine karar verilmiştir.
Bu davada sivil şüphelilerden Mehmet Münir Tanyer, Mehmet Taylan Tanyer, Murat Köse, Cevdet Akay, İhsan Gökmen Ellez, İbrahim Kazmacı, Yiğit Aykurt’un; Kolluk Görevlisi şüphelilerinden Dönemin İzmir Emniyet Müdürlüğü personeli İsmail Yalçın ve Başkomiser İsmail Köksal başta olmak üzere çok sayıda polis memurunun ‘Suç Delillerini Yok Etme, Silme, Gizleme, Değiştirme, Bozma’ suçunu işleyerek cinayet sanıklarıyla iş birliği yaptığı kıymetlendirilmektedir.”
TANYER İNŞAAT YEDİ BUÇUK
YILDIR NEDEN SESSİZ KALDI?
İzmir’de başta Narlıdere ilçesi olmak üzere pek çok noktada faaliyetleri bulunan Tanyer İnşaat şirketinin sahipleri ve yöneticileri olan M. Münir Tanyer ve M. Taylan Tanyer, şantiyelerinde 13 Mayıs 2018’de yaşanan Dorukhan Büyükışık cinayeti ile ilgili bugüne kadar kamuoyuna tek bir açıklama dahi yapmadı.
Bu süre içerisinde basın ve yayın kuruluşlarına, devam eden projeleri ve çalışmaları hakkında çok sayıda haber servis eden, röportajlar yapan Tanyer yöneticileri; tüm Türkiye’nin dikkatle izlediği Dorukhan Büyükışık davası hakkında yedi buçuk yıldır adeta ölüm sessizliği yaşıyor.
Oysa herhangi bir işyerinde yaşanacak böylesi bir olayın ardından, işveren tarafının yapması gereken “Şirketimizle ilgili tüm görgü tanıklarını; bilgi, belge, görüntü, kamera kaydı gibi delil sayılabilecek tüm basılı ve dijital evrakları kolluk güçlerimize ve soruşturma makamlarına teslim ediyoruz. Baba Ethem Büyükışık ve ailesinin acılarını kendi acımız gibi yürekten paylaşıyoruz. Evladına Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu menfur olayla ilgili bağlantısı olan ya da bağlantılı olduğundan kuşku duyduğumuz tüm personelin iş akitlerini aynı gün ve tek taraflı feshediyoruz.” demekti.
Kendisine güvenen her şirket ve şahsın yapması gereken buydu.
Ama yapılmadı.
Yapılmadığı gibi, aralarında bu satırların yazarının da bulunduğu pek çok gazetecinin çağrılarına karşı ölü taklidi yapılmakla yetinildi.
İzmir’de üst gelir grubuna hitap eden çok sayıda proje üreten şirketin algı ve itibarına da onarılması imkansız zararlar veren, anlam verilmesi çok güç bu durumun sebeplerini sorgulamak kuşkusuz Türk yargısının görev alanına giriyor.
Dolayısıyla bundan sonra Tanyer İnşaat’tan cevap bekleyen makam, biz gazeteciler değil İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi olacak.
Biz de bu yanıtları dinledikten sonra okurlarımıza ve kamuoyumuza aktarmayı meslek onuru sayacağız.
YARGILANAN İKİ JANDARMA
KRİMİNAL UZMANINA, DAVA
SÜRERKEN TAKDİRNAME VERİLDİ
Dorukhan Büyükışık cinayeti ile ilgili ilginç bir dava da Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Cinayet mahallinde olay yeri inceleme çalışma yapan polislerin çektikleri kamera görüntülerinde isimleri telaffuz edilen ve kulak sağlığı sorunu yaşamayan herkes tarafından da rahatlıkla duyulabilen “Emre” ve “Cüneyt” isimli polisler, bugüne kadar bulunamadı.
Görüntülerdeki konuşmaların deşifresi için Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuvarı’nda görevli astsubaylar Ozan Karataş ile Osman Bilgi, 2022’de hazırladıkları bilirkişi raporunda, deşifre metinlerinde “Cüneyt “ ve “Emre” adlı polislerin isimlerinin geçtiği satırları (…..) olarak kayıtlara geçirdiler ve sanık Emniyet Müdürü (cinayet tarihinde Başkomiser olan) İsmail Köksal’ın konuşmasını tam tersi anlam verecek şekilde değiştirerek rapora yazdılar.
Bu durum Mahkeme tarafından görevlendirilen İstanbul Teknik Üniversitesi’nden dört uzmandan oluşan bilirkişi heyeti ve beş kişiden oluşan TRT bilirkişi heyeti raporuyla da kesin olarak belirlendi...
Bu iki rapora ve dosya savcısının mütalaasında iki sanığın “gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma” suçundan ayrı ayrı 3 yıldan 7 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etmesine rağmen, sanık astsubaylar hakkında suçun unsurları gerçekleşmediği gerekçesiyle beraat kararı verildi.
10 Eylül 2025 tarihinde yapılan karar duruşmasında, sanık astsubayların dava sürerken Jandarma Genel Komutanlığı tarafından takdirnameyle ödüllendirildiği ortaya çıktı.
Dava sonucu Ethem Büyükışık’ın avukatları tarafından temyiz edildi.
+++++++
ETHEM BÜYÜKIŞIK KİMDİR?
1962 yılında Isparta’da dünyaya gelen Ethem Büyükışık, 1980 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nden, 1984 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olarak Teğmen rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı.
1985 yılında Topçu ve Füze Okulu’ndan mezun olan Büyükışık, askerlik kariyeri boyunca komando harekâtı, hava indirme harekâtı, iç güvenlik/terörle mücadele harekâtı, gayrinizami harp ve özel kuvvet harekâtına ilişkin çeşitli ihtisas, özel ihtisas ve öğretmenlik kurslarını tamamladı.
1985 yılında ilk görev yeri olan Hava İndirme Tugayı’na (Kayseri) atanan Büyükışık, bu görevi esnasında 1989-1991 yılları arasında Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans programında yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak ders verdi.
1996 yılında Kara Harp Akademisi eğitimini tamamlayarak kurmay subay oldu, müteakiben 1999 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi’ni bitirdi.
2008 yılında Tuğgeneralliğe terfi eden Büyükışık, 2008-2010 yılları arasında Genelkurmay Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı; 2010-2012 yılları arasında ise 1. Komando Tugay Komutanlığı görevlerini yürüttü.
2012 yılında Tümgeneralliğe terfi etti.
2012-2014 yılları arasında Isparta Eğirdir’deki Dağ, Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı, 2014-2016 yılları arasında ise Belçika’nın başkenti Brüksel’de NATO Türk Milli Askeri Temsil Heyeti (NMR) Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Meslek hayatı boyunca yurtiçinde ve yurtdışında, Komando, Dağ ve Komando, İç Güvenlik, Hava İndirme ve Özel Kuvvetler Komutanlıklarında 15 yıldan fazla süre terörle mücadele eden; yurtdışında diplomatik misyonlarda uzun yıllar Türkiye’yi temsil görevlerinde bulunan Büyükışık, 2016 yılında kadrosuzluk nedeniyle emekli oldu.
“Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası” sahibi olan ve iyi derecede İngilizce bilen Ethem Büyükışık’ın Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “İnsan ve Savaş” ve “Düzensiz Savaşlar” adlı kitapları da bulunuyor.