Bu köşe yazımda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i konuşacağız. Gerçekler neyse onu yazacağız. Vatandaş ne söylediyse onu yazacağız. Tunç Soyer diyor ki: "Bir kentin, hele hele İzmir gibi Akdeniz'in sanat ve kültür başkenti olan kentin Büyükşehir Belediye Başkanı olmak herkese nasip olmaz. İzmir gibi demokrasinin ve uygarlığın beşiği olan bir kentte Büyükşehir Belediye Başkanı olmak benim için büyük bir onurudur. Bu büyük onuru, bana veren partime vefa borcum var. Benim seçilmemi sağlayan İzmir halkına vefa borcum var. Kendimi bu sorumluluk altında hissediyorum. Bu sorumluluk, İzmir halkına karşı benim vicdani ve ahlaki bir görevimdir. Bu görevi yerine getirmenin kolay olmadığını, çok zor olduğunu gayet iyi biliyorum."
Tunç Soyer, henüz göreve başlayalı 15 ay kadar oldu. Hayal ettiği projelerini zamana yaydığını söyledi. "Ben, İzmir gibi demokrasinin beşiği olan bu kentte, geride hep sevgi, saygı ve dürüstükle anılmak isterim. Rahmetli Osman Kibar gibi iz bırakan bir başkan olarak anılmak isterim. Bu duyguyu kendime ve aileme yaşatmak isterim. Bu kente çok önemli hizmetler vermiş rahmetli Ahmet Piriştina'yı saygıyla, minnetle anıyorum.
Yine bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu bu kentimize çok önemli değerler kattı. Bu başkanlarımızı hep saygı ve sevgiyle anacağım. İzmir’imize çok daha güzel şeyler yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İzmir’imiz için güzel hayallerimiz var. Yoksula yardım değil, kent yoksulluğu ile mücadele etmeyi başarmak istiyoruz. Her şeyin zaman içinde güzel olacağına, hayallerimizin sırasıyla teker teker gerçekleşeceğine yürekten inanıyorum.
Güzel İzmir’imiz ve İzmir halkımız her şeyin en iyisine, en güzeline layık. Sosyal belediyecilik anlayışımızla İzmirlilerin hizmetinde olmak hepimizin gururu olacak. Huzur ve refah içinde olacak bir İzmir hayalimiz var. Üreten köylünün, küçük esnafın yanında yer alarak onların ayakta kalması için mücadeleye ve destek vermeye devam edeceğiz. Parti gözetmeksizin herkese eşit mesafede hizmet götürmeye devam edeceğiz. Avrupa'nın dünya markası olan kent belediyeleri arasında yer almak en güzel rüyam, benim hayalim. Halka dokunmak, onlara hizmet sunmak için çok çalışacağız. İlçe belediyelerimizle uyum içinde İzmirlilerin sorunlarını birlikte çözeceğiz. Gerçek neyse, olması gereken neyse o olacak. Halkın sesi olacağız. Devletin halka uzanan elleri olacağız." Sevgili okurlarımız, bu sözler Tunç Soyer'in bize söyledikleri.
Tunç Soyer'i yakından izliyorum. Samimiyetine inanıyorum. Kendisini ne zaman arasam herkese olduğu gibi mutlaka bana da dönüyor. Tunç Soyer, dünyayı kasıp kavuran, hâlâ kavurmaya devam eden Koronavirüs sürecinde önemli işler yaptı. İşte bu süreçte gerçek neyse o dediğimiz satır başları ve satır araları şöyle: Gördüğüm kadarıyla Soyer, insana odaklı, sağduyulu belediyeciliğe ağırlık veriyor. Yaşadığımız şu olağanüstü günlerde Tunç Soyer; fakir, muhtaç ve yaşam mücadelesi veren tüm İzmirlilerin yanında olmaya çalışıyor.
“Sosyal Doku Haritası" esas alınarak İzmir halkına dokunuyor. İhtiyaç sahibi ailelere, kimsesizlere, yalnız yaşayanlara, yaşlılar yurdunda kalanlara; son derece zengin içerikli gıda paketleri gönderiyor. İhtiyaç sahibi çok sayıda aileye nakdi yardımlarda bulunuyor. Tunç Soyer, insan merkezli, toplum temelli bir sosyal belediyecilik politikası izliyor ve uyguluyor. Koronavirüs salgınına karşı da ciddi önlemler alıyor. Mesela İzmirliler, metro istasyonlarına konan, maskematik adı verilen otomatlardan 4 maske ve 100 ml. dezenfektan dan oluşan hijyen paketlerini İzmirim Kart ile ücretsiz alıyorlar. Bana göre belediyeler devletin halka uzanan elleridir. Tunç Soyer bu anlamda ellerini halka uzatıyor ve İzmirlilerle kucaklaşıyor. Daha nice güzel başarılara...