Karaburun Yarımadası’nın batı yönündeki kıyı çizgisinde en büyük girinti Ildırı Körfezi’dir. Yaklaşık 40 km2 yüzölçümüne sahip Gerence Körfezi ise, Ildırı Körfezi’nin kuzeybatı yönünde yer alır, çevresine de kendi adını verir.
“Gerence” özellikle denizciler arasında “Yelken geren rüzgarlı yer” anlamında kullanılan bir sözcük.
Gerence Koyu’nun önemli yerleşim yerlerinden biri İltur Evleri’dir. 27 yıldan bu yana yaz boyu oturduğum yazlık evimde okumalarım, yazmalarım da sürüyor.
Gene kitaplar birikti; dostlardan gelen imzalı kitapları bir ona bir buna dokunarak okuyorum. Bir bakıma kitaba emek veren dostlarımla da söyleşiyorum.
Köşemin yettiğince bugün üç kitaba değinmek istiyorum
GÖNÜL ÇATALCALI’DAN “HAMDÜSENA SOKAĞI KADINLARI”
İsimsizler, Tutunmak, Eşiktekiler, şimdi de Hamdüsena Sokağı Kadınları. Gönül Çatalcalı, öyküyle başladığı yazın yolculuğunu başarılı romancılığıyla sürdürüyor.
Hamdüsena Sokağı Kadınları, adının çağrışımıyla da bir Türkiye gerçeğine götürüyor bizi. Kızlarını okutmayan, erkenden evlendiren, dinsel geleneklerini sürdüren, dedikodunun, tutuculuğun bağnazlığın egemenliğinde yazgıya, dualara, hurafelere gömülmüş bir sokak resmine...
Bu sokağın içinde yetişen, ancak kendi aydınlanma yoluna istenci, savaşımcı yapısıyla yürüyen Aysel’in penceresinden bakıyor Çatalcalı.
Özenli bir dil işçiliği, akıcı, sürükleyici bir anlatım biçemi romanı seçkinleştiriyor.
“Mahallenin kuytuluklarında gezinip, orada yaşayan ‘kul kadınları’ ve hayat mücadelelerini konu alan, cemaatler içindeki kadının esaretini ve toplumsal baskıyla neler yaşadığını edebi bir dille kurgulayan özel bir çalışma” olduğunu vurgulayan Nevzat Süer Sezgin’e (Birgün, 6 Mayıs 2019) katılmamak olası değil.
Kitabın arka kapağında romana ilişkin yazılanların son sözünü, vurucu bir şiir dizesi gibi burada da paylaşmak isterim: “Ama göçe hazırlanan kırlangıçları kim durdurabilir?” Mutlaka okunması gereken bir roman.
A.KADİR PAKSOY’DAN “ŞİİRİN KIYILARINDA”
Eğitimci, şair, yazar A.Kadir 1977’den bu yana yazın yaşamında. İlk şiir kitabını 1984’de yayımlayan Paksoy’dan iki kitap birden geldi: Zincirli Ördek ve Şiirin Kıyılarında.
Zincirli Ördek (Ürün Y.Nisan 2019) Paksoy’un Darende’de (Malatya) 1954’de başlayıp bugüne değin süren “özyaşamöyküsü”nü anlattığı bir yapıt.
Yazar, 1960’lardan 2000’lere doğru Türkiye’nin yakın siyasal geçmişine de dokunuyor.
Şiirin Kıyılarında (Şiirden Y.Nisan 2019) Paksoy’un Yunus Nadi Şiir Ödülü de alan, “ozan ve şiiri” konularından oluşan kitabının yeni basımı.
Kitaptan Abdülkadir Bulut’a adadığı birkaç dizeyi tadımlık sunsam…
“Şiir dediğin / Sesi olmalı sessizliğin / Çınlamalı / Karanlıklarda // Şiir dediğin / Eli olmalı yüreğin / Selam durmalı / Sevgiye özgürlüğe umuda // Şiir dediğin / Adaşımın şiiri gibi olmalı / Uzanmalı insana”
FATMA ARAS’TAN “İKİZ ACILAR”
Hece şiirinin olanaklarını kullanarak başladığı şiirli yolculuğunu, özgür şiirin olanaklarıyla sürdürüyor Fatma Aras.
Bu kez İkiz Acılar’la (Kaos Çocuk Parkı Y.Şubat 2019) gelip oturdu şiir soframıza.
Veysel Çolak “Bütün insanları eşit kılan bir gelecek öneriyor. Bu nedenle dilindeki yabanilik daha bir anlam kazanıyor. Verili olanın dışında kalabilen bir alanda toplanmaya çağıran şiirler onun yazdıkları.”
Siyah-Beyaz Umutlar şiirinden birkaç dizeyi paylaşalım:
“Pasaportsuz geçemedim karındaş sohbetine / el parmağı sınır çizmiş, İzmir hudutlarında / kalbimin tıkırtısı dededen kalma saat / insan kaç halden oluşur, şaşkınım / kumsalında ağlayan içim isyan günleri”