Bizim yaşımızdakilerin ilkokul ve ortaokula gittiği yıllarda, öğrencilere yanlış hatırlamıyorsam, hatta liselerde dahi ‘hal ve gidiş notu’ adı altında bir not verilirdi.
Hal ve gidiş notu öğrencinin okul sınırları içindeki davranışlarını değerlendiren bir nottu. Bu not, öğrencinin öğretmenlerine gösterdiği saygı, arkadaşlarına gösterdiği sevgi, okula gelirken giydiği kılık kıyafetinin özenli ve temiz olması, verilen görevleri zamanında ve eksiksiz yapma alışkanlığı, ekip çalışmasına yatkınlığı ve derslerdeki tutumu üzerinden verilirdi. Öyle ki bu not öğretmenler kurulunda o öğrenci ile ilgili verilecek kararları etkiler, şayet hal ve gidiş notu düşükse o öğrenciye hiçbir konuda tolerans gösterilmezdi. İçinde yaşadığımız ortamı hal ve gidiş açısından bir değerlendirdiğimizde durum içler acısı.
***
Her sabah İzmir kent ormanında yürüyüş yaparım. Haliyle diğer yürüyüşçülerle karşılaşıyorum. İnsanlar birbirine bir günaydın dememek için kulvar değiştiriyor. Bizim yaştakiler yasak savarcasına hafif bir baş işaretiyle geçerken, gençler yüzünüze dahi bakmıyor. Böylesine kopuğuz birbirimizden. Trafik ayrı bir fecaat. Motokurye terörü almış başını gidiyor. Sağınızdan solunuzdan her türlü trafik kuralını hiçe sayarak, kırmızıda geçerek, üstünüze motosikletlerini sürerek yollarda cirit atıyorlar. En küçük bir uyarınızda da motoru bırakıp üzerinize saldırıyorlar. Dur diyen yok. Trafik tam bir keşmekeş. Herkes istediği yerden geçiyor, istediği yerde park ediyor ya da bir yere park etmek istediğinizde birileri gelip devlete ait yere park edemeyeceğinizi, oranın kendi yeri olduğunu söylüyor. İtiraz mı? Aman ha. Bıçaklar silahlar konuşuyor.
***
Trafik polisi sadece durduğu yerden radar kontrolü, alkol kontrolü yapıyor ya da hatalı park cezası kesiyor. Bunun dışında trafikte hareket halindeyken yapılan onlarca kural ihlalini gören yok. Okullar temiz değil. Okul tuvaletleri tam bir pislik yuvası. Temizleme çabalarının siyasi nedenlerle engellendiğini basından okuyoruz. Yahu bu kadar mı tarafgir olduk. Ben temizleyemiyorsam senin de temizlemene müsaade etmem anlayışı nasıl bir anlayış. İnşallah basında okuduklarımız gerçek değildir. Bu cümleden olarak, sık sık değişen müfredatlarla kafalar karışıyor. Çocuklarımız bu kargaşa içinde kendilerinden beklenen başarıyı gösteremiyor. Uluslararası ölçümlerde alt sıralarda yer alıyoruz.
Milyarlar harcayıp yetiştirdiğimiz doktorlarımız, mühendislerimiz velhasılı kelam beyin takımımız yurt dışına göçüyor. Parasını biz harcıyoruz meyvesini onlar yiyor. Çevremizi hızla yok ediyoruz. Dağımız taşımız maden firmalarına, taş ocaklarına, altın arama çalışmalarına, mermer ocaklarına veriliyor. En mümbit arazilerimizi imara açıp beton bloklar dikiyoruz. Sonra ne alt yapı yetiyor ne üst yapı.
***
Çiftçimizi, hayvancımızı küstürüyoruz. Bir daha dikim yapmıyor, hayvanlarını kesip etlik olarak satıyor başka da hayvan almıyorlar. Et fiyatları astronomik düzeylere çıktı, bir insanın doğru beslenmesi için ne kadar protein alması gerektiğine bakmadan az yesinler diyoruz.
Sağlıktan adalete, her konuda sıkıntılı günler yaşıyoruz. Çözüm bekliyoruz.
Yazılacak daha pek çok şey var ama kalem gitmiyor. Velhasıl kelam hal ve gidiş notu kırık.