Hekim geminin kaptanı gibidir (…) Yalnız kendisi için değil aynı zamanda hasta, hastaya bakanlar ve onun içinde bulunduğu dış koşullar için de uygun olanı yapmalıdır -HİPOKRAT
Değerli dostum Ataol Behramoğlu için, “şiir yolculuğunun kaptanlığına soyunmuş şair” denir. O, şairlerle, şiirlerle tüm insanlar arasında köprü olmuş, her insana şiiri anlatabilen büyük bir ustadır.
Ataol Ağabey, yaşadığımız salgın sürecinde “Korona günleri bize sağlığımız kadar, zamanın değerliliğini de bir kez daha kanıtladı” diyerek çok yerinde bir tespitte bulundu.
***
18 Mart’tan şu satırları yazdığım güne kadar, Ege’deki bir sahil beldesinde, virüse yakalanmamak için gönüllü tecritteyim. Kurallara uygun bir şekilde sağlığımı koruyup, yaşamımı sürdürmeye çalışırken, köşe yazılarımı da ihmal etmiyorum. Neredeyse her gün yazıyorum. İnsanoğlunun karşılaştığı en büyük felaketlerden biri olan koronavirüs belası konusunda toplumu aydınlatıcı bilgileri paylaşmaya özen gösteriyorum. Bu amaçla ülkemizin değerli bilim insanlarının görüşlerine de yer vermeye çalışıyorum. Elinizdeki bu kitap, değerli kardeşim, meslektaşım Atillâ Köprülüoğlu’nun günlerce uğraşıp bir araya getirdiği o yazılardan oluşuyor.
Bilge; “Hayatın amacı sadece mutlu olmak değildir. İşe yarar, onurlu ve merhametli olmaktır. Yaşadığın sürece bir fark yaratmaktır” der. Virüs bir yandan ürkütürken, öte yandan da yaşamın, sevdiklerimizin, sevenlerimizin önemini çok daha iyi anlamamızı sağladı. Yardımlaşmanın, dayanışmanın, birlik ve bütünlüğün de!..
Virüsle süren savaşımızda, Hipokrat yeminine sadık kalarak, canlarını hiçe sayıp, can kurtarmaya çalışan hekimlerimizin insanüstü gayretlerine hayran olduk. Onlara gönüllerimizi açtık, kalplerimizin tüm ödüllerini verdik. Bu yolda hayatlarından olan sağlık çalışanlarımıza aile bireylerimizden birini kaybetmiş gibi üzüldük... Kovid-19 kurbanı yurttaşlarımızın acısını acımız saydık... En zor anlarımızda hep yanı başımızda gördüğümüz fedakâr, fazilet sahibi eczacılarımızın ve cephenin ön saflarında yer alan diğer meslek grupları temsilcilerinin özverili çabalarını hafızalarımıza hiç silinmemek üzere kaydettik.
***
Sevgili okurlarım,
İnsan için en değerli şey; hayattır...Çünkü bir kere verilir insana o hayat! Hayat aynı zamanda bir görevdir. 'Sağlığımızı korumak, kendimize iyi bakmak, sevdiklerimizle birlikte sağlıklı ve onurlu bir şekilde yaşamak şeklinde tanımlayabileceğimiz bir görev...' Bu küresel salgın, diğerleri gibi, günün birinde mutlaka sonlanacak. İşte o gün gelinceye kadar kurallara uymayı, yani sosyal mesafeyi, maske takmayı ve kişisel hijyeni asla ihmal etmeyeceğiz. Temkini elden bırakmayacağız. Umudun; insana 'en tatlı gelen ve hayata bağlayan şey' olduğunu, umutsuzluğun insana yakışmadığını unutmadan!..
Bu “Sunuş”, raflarda yerini alan daha bir hafta dolmadan ikinci baskısı yapılan soruşturmacı haberci Uğur Dündar’ın son kitabı “İnan Kardeşim Kazanacağız”ın…
***
Korona süreci toplumun hem sağlık, hem ruhsal, hem de ekonomik açıdan etkilendiği bir süreç… Bu tartışılmaz bir realite. Uğur Dündar da bu süreçte yaşadıklarını Sözcü’deki köşesinde yazılara döktü, her yıl “toplumun en güvenirliliği üst kişisi seçilmiş” olarak uyarılarda bulundu. Bilim insanlarıyla görüştü. Şeffaflıktan yana tavrını koydu. Güncel gelişmeler hakkında bilgileri aktardı okurlarına, TV’lerde de izleyicilerine. O kalemini halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet için kullanandı. Dürüstçe eleştirilerine kulak tıkayanlara çözüm yolları önermekten vazgeçmedi. Yeri geldi mevsimi gelmiş olmasına karşın grip aşılarının neden hala getirilmemiş olduğunu dahi sordu. Hep umudu yazdı, aşıladı; Yaşar Kemal’i sözlerini anımsatarak;
“Bu kötü günler geçecek/ Yüreğim öyle söyledi/ Üç kere ses verdi, üç bin kere bağırdı/ Bu kötü günler geçecek…”
İnatla, “Bu güzel ülke aydınlık yarınlara kavuşacak” dedi, süreçte yaşananlara ışık tuttu Büyük Usta.
Ve Sözcü Kitabevi’nden çıkan kitabı -bir ilk olarak- virüsle savaşırken şehit düşen, hekimlerimize başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımıza ve eczacılarımıza ithaf etti, gelirini de Vefa Lisesi öğrencilerine bağışladı. Naçizane bu satırların yazarı da titizlilikle aylarca uğraşıp o köşe yazıları bir araya getirdi. Katkısını sunmanın “kitabın künyesinde” de yer almanın “büyük onurunu” yaşadı. Umut fidanlarının yeşereceğine inananlardan biri olarak! Bu küresel salgın da misyonunu ama öyle ama böyle tamamlayacak, çekilecek hayatımızdan. “Büyük Şair” Nazım Hikmet dizeleriyle bitirelim yazıyı: “Elbet bitecek güneşe hasret günler/ Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…”
Kitap, yoğun bir çalışmanın hayata geçirilişidir. Sağlıkla kalın. İnan Kardeşim Kazanacağız!