Kaçıncı gencecik çocuğun yaşamına son verdiğini duyuşumuz? Onlarca genç, okumayı, yeni yerler keşfetmeyi, kaliteli hayatlar yaşamayı planlayacağı yaşlarda hayatlarına son veriyorlar.


Ne kadar acı dolu bu coğrafya…
Onlarca genç ekonomik sıkıntılar yüzünde, mutsuzluktan ölüyor. 
Gerçekten ölüyor. 
Bir zamanlar çok yakın arkadaşım olan, gencecik bir baba içine girdiği maddi sıkıntılardan çıkamadığı için kaybetti hayatını. Bir başka baba, çocuğuna pantolon alamadığı için, bir anne evladını doyuramadığı için. Bunun gibi sayfalarca örnek yazarım size. 
Biz nasıl bir daha toparlanacağız, nasıl mutlu hayatlarımız olacak. 
2018 yılından bu yana hepimiz ekonomik olarak ardı ardına yıkıldık. Doların önlenemez yükselişiyle ülke kocaman bir kaosa sürüklenmeye başladı. Ki onlar iyi günlermiş. Ardından gelen pandemi, pandemi sonrası dövizin hızla artışı bugüne getirdi bizleri. Alım gücümüz yok, barınma sorunumuz var, en ufak sağlık problemini karşılayamayacak durumdayız. Bizler durumu birçok insana göre çok daha iyi olan kısımdayız. Biz geçinemiyoruz diyorsak diğerleri ne yapacak? 
Ülke öyle bir hale geldi ki neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Ekonomik, sosyolojik çürümenin en üst noktasındayız. Kimsenin kimseye güvenmediği, acımadığı, üzülmediği yalanın, hırsızlığın ve zorbalığın normal karşılandığı bu ortamda hangimiz sağlığımızı koruyabiliriz? 
32 yaşında mali çöküşten çıkamayan Cüneyt Rıza Çelik’in son sözleri; "Sadece bu güzelim ülkeyi, umutsuzluğun ve mutsuzluğun hüküm sürdüğü, yalancıların ve hırsızların hâkim olduğu bir ülkeye çevrilmesinde katkısı olan hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. İş olsa 1 sene sürmeden kapatabileceğim borçlarımı bir süredir ödeyemez durumdaydım. Dolar’ın rahip kriziyle yükseldiği dönemde 2 kere batmıştım. Ama çok çalışarak düzelttim. Ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki ne yaptığım işlerin parasını alabildim ne de yeni iş alabildim. Önceki dönemler gibi sanıp borcu borçla öteleyip bir şeylerin düzeleceğini bekledim cahilce. Her şeyimi nakde çevirerek ödemeye çalıştığım borcum hem banka hem de hukuk bürosu sağ olsun icralık duruma geldi." 
Son sözleri bu Cüneyt Rıza Çelik’in.
32 yaşında.
Ömrünün baharında. Hayatının en güzel günleri olması gerekirken öldü. 
Ülkede evlilik oranlarının azaldığını açıklanıyor. Elbette azalacak. Şu durumda nasıl evlenilir. Geleneksel törenlerin yapılmadığını varsayalım, bir ev kurmak bugün beş yüz bin lira. O evi geçindirebilmek mümkün değil. Çocuk zaten başlı başına bir masraf. Değil çocuk, çiçek bakmak masraf şu an. 
Biz çok bir şey istemiyoruz. 60-70 yıllık hayatlarımızda, çalışalım, sevelim, sevilelim, birkaç güzel anı bırakıp gidelim istiyoruz. 
Ne zaman olacak bunlar? 
Ne zaman güleceğiz? 
Ne zaman acaba başımıza bir şey gelme korkusu olmadan uyanacağız. 
Yoksa hep böyle mi sürüp gidecek şu kısacık hayatlarımız?