Kadınlar için yaşam kalitesinin en yüksek olduğu 167 ülke arasında Türkiye 114’ncü sırada. Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporunda ise 153 ülke arasında 130’ncu sıradayız. Tablo ürkütücü.
300 kadın cinayeti, 171 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu, öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü belirlemedi. 22’si ekonomik, 96’sı da boşanma isteği, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
182 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün belirlememesi kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu ne yazık ki.
Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü belirlenmedikçe adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici önlemler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam edecek. Kadınların şiddet sorunlarının çözümü için çok sayıda kuruluş çaba harcıyor. Bunlardan biri de “Mor Çatı”
***
Erkek şiddetinden kaçanlara destek sağlayan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na başvuru yapan kadın sayısı 944'e ulaştı. Mor Çatı Vakfı'nın verdiği bilgilere göre, şiddet mağduru kadınların anlattıkları, kolluk kuvvetleri, bakanlığa bağlı kurumlar, sağlık kurumları ve savcılığın kadınlara gerektiği ölçüde yardım eli uzatmadığını gösteriyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Gülsüm Kav, kadın cinayetlerinin artmasının normal olduğunu çünkü önlemleri ve cezaları kapsayan İstanbul Sözleşmesi yükümlülükleri yerine getirilmediğini belirterek sözleşmenin tehdit oluşturduğu gerekçesiyle muhafazakar kesimin eleştirilerinin hedefinde olduğunu söyledi. Kav, hükümetin sözleşmeyi uygulamak yerine zaman,zaman sözleşme üzerinde değişiklik yapmayı bile tartıştığını ve böylelikle katillerin cesaretlendirildiğini söyledi.
***
Gülsüm Kav, kadınlar neden ve nasıl öldürüldüğünü açıkladı: “Türkiye’de katledilen kadın sayısının hükümet tarafından resmi olarak açıklanmadı.Ülkede bir veri bankası yok. Hangi kadının hangi nedenle öldürüldüğüne ilişkin resmi bir veri bankası olmadığında cinayetlerin,şiddetin önlenmesine dönük çözüm formülü geliştirilemeyecek.İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını istemelerinin bir nedeninin de bu.Türk Ceza Kanunu'na şiddeti tanımlayan bir suç unsurunun da acilen konulması gerekiyor.Siz, sizin kolluğa gelen kadına tuttuğunuz tutanakta uzaklaştırma ya da önlem adına yargıda alınan koruma tedbirlerinin ihlali halinde ikinci bir eyleme geçip o kişiyi tutuklayıp, gözaltına almazsanız şiddet devam edecektir.”
***
Yazıyı Nazım’la bitireyim.
“Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak.”
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.