Bazen yolda yürürken içim acıyor.
İnsanlar güzel zaman geçirsin diye düzenlenen Kordon'un çimleri içki şişelerinden cips poşetlerine, midye kabuğundan çekirdek çöplerine kadar pislik içinde.
Çöp tenekelerinin hemen yanına, yere atıyoruz poşetleri. Sanki inadına yapar gibi...
Temizlenmesi için onca para dökülen İzmir Körfezi, zaman zaman atılan çöpleri kıyıya kusuyor. Benzer manzaralar hangi kıyı şehrine gitseniz var aslında. Biz denize atıyoruz, deniz ara sıra “marifetimizi” yüzümüze çarpıyor.
Arabamızda küllük birikince, yolun ortasında umursamazca döküyoruz.
Çocuklarımız oyun oynasın, banklarda ağaç altında bir nefes alalım diye yapılan parklarımız da çöp zengini!
Evinde en titiz insan bile bu ülkede sokağa çıktığında 180 derece dönüyor.

* * *

Avrupa'nın herhangi bir kentini ziyaret edenler bilir; gidince ilk göze çarpan sokakların temizliği ve düzenidir.
Havasıyla, suyuyla, coğrafyasıyla, insanıyla bize tıpatıp benzeyen komşumuz Yunanistan'da da durum böyle. Mesela Yunan adalarına gittiğinizde Bodrum'da ya da Çeşme'de gibi hissediyorsunuz kendinizi. Tek farkla, orada sokakta çöp göremiyorsunuz.
Kardeşimin Alman eşi Elke, Türkiye'ye geldiğinde, “Ülkeniz çok güzel. Özellikle İzmir harika bir yer. Ama sokaklarınız çok pis” demişti. Utanmıştım. Diyecek lafım da yoktu açıkçası.
Evlerin dışını adeta çöplüğe çeviriyoruz. Milyonlarca insanın her gün, her saat, her dakika sokağa attığı çöpler salt belediyelerin çabasıyla temizlenemez.
Biz sokağa da evimiz gözüyle bakmadıkça; titizliği, temizliği hayatın her alanına yaymadıkça güzel şehirlerimizi lekelemeye devam edeceğiz.

* * *

En kötüsü de kanıksamışız bu durumu. Biri sokağa, parka, bahçeye çöp atsa kimse itiraz etmez.
Ama mesela birileri bahçede kedi beslese illaki bir itiraz eden bulunur.
Hafta içinde Radikal muhabiri İsmail Saymaz imzalı haberin özeti şöyledi:
“İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Pendik Uygulama Grup Müdürlüğü, bina bahçesinde kendi imkanlarıyla kuru mama alarak dört kedi besleyen 28 yıllık kadın memur Bahtışen Dermanlı'ya savaş açtı. Grup Müdürü Mehmet Yıldırım, Dermanlı’ya gönderdiği tebligatta, hayvanlara yemek vermek suretiyle bahçeyi kirlettiğini, hayvanların bahçeyi mesken edinmesine yol açtığını iddia etti. Eylemlerine devam ettiği takdirde Dermanlı hakkında mala zarar verme suçundan şikayetçi olacağını ve disiplin soruşturması açacağını bildirdi.”
Vallahi bravo.
Kuru mama ile kedi beslemek kirletme sınıfına giriyor demekki. Ama mesela Bahtışen Dermanlı kedi beslemek yerine bahçeye çöp atsaydı eminim kimseler hakkında şikayetçi olmazdı.
İşin kirlilik kısmı bir yana gerekçede “hayvanların bahçeyi mesken edinmesine yol açtığı” ifadesi kullanılmış.
Yahu bu hayvanlar nereye gitsin. Bizim gibi evleri mi var?
Caddenin ortasında mı dursunlar.
Siteler bahçesinde istemez.
Kurumlar bahçesinde istemez.
Esnaf çevresinde istemez.
Anneler parklarda görmek istemez.
Biri bana söylesin, “Bu hayvanlar nereye gitsin.”