Bazen yaşadığınız ve çok sevdiğiniz şehir, kendinizi hep güvende hissettiğiniz eviniz, vazgeçilmez günlük rutinleriniz bile içinizi sıkmaya başlar. Aslında şehrin, evin, rutinlerin suçu değildir bu. Ülke gündeminin, dünya hallerinin, yaşam zorluklarının, sizden bağımsız gelişen şartların bir karışımıdır daha ziyade…
Böyle zamanlarda ufak bir değişiklik iyi gelir insana. Mesela ben, kısa bir mola için, 20’li yaşlarımı geçirdiğim İstanbul’a kaçıyorum. İstanbulların nefes almak, yenilenmek için İzmir’e kaçışının tam tersini yapıyorum yani. Kardeşim, kuzenlerim sağ olsun, orada hep bir kapım açık duruyor. İstanbul’la özlem gideriyorum. İzmir’de apartman insanı olduğum için hasret kaldığım yeşilin keyfini kardeşimin bahçesinde çıkarıyorum. Toprağa basıyorum, ağaçlara, çimenlere, çiçeklere dokunuyorum. Tabii bir de ücretsiz kedi terapisi alıyorum.
***
Mahallede beslediği kedi ve köpekler hariç; 10 tane “demirbaş” statüsünde kedisi vardır kardeşimin. Oyuncu tekirler, sevgi delisi siyah beyaz smokinler, duman rengi ağır abiler… Hepsi ayrı karakter, ayrı bir güzel… Onları severken, onlarla oyun oynarken insanın ne derdi kalıyor ne tasası… Zamansal ve mekânsal algıların ötesine geçebiliyorsunuz. Ne geçmişi ne de geleceği düşünüyorsunuz. Anda olmanın, şimdinin tadını çıkarmanın aslında ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Kedi terapisi gülümsetiyor, iyileştiriyor, moral veriyor. Küçük mutluluklar yeter de artar dedirtiyor. Sizin anlayacağınız; patili dostlar çaktırmadan iyi bir ders veriyorlar insana.
***
Ne demiş ünlü filozof Socrates, “Mutluluğun sırrı; daha çok olanı aramakta değil, daha azın tadını çıkarma kapasitesine ulaşmaktır.”
Bu devirde ve yaşadığımız bu kaotik ortamda yüzümüzü güldürebilen her şeye sıkı sıkı sarılmalıyız. Mutluluk, tadını çıkarmayı bildiğinizde küçük anlarda iyileştirici gücüyle bizi bekliyor. Bazen bir kedinin tatlı tatlı mırıldamasında, bazen bir çocuğun gülümsemesinde, bazen güzel bir gün batımında veya sahilde yürürken burnunuza çalan deniz kokusunda…
****
KISA HABER:
Türkiye’de 5 kıyı kuşu yok olma tehdidi altında
Dünya Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) kamuoyu ile paylaştığı son rapora göre, dünya genelinde 16, Türkiye’de ise 5 kıyı kuşu türü yok olma tehdidi altında bulunuyor. Raporda küresel çapta her 8 kuş türünden birinin neslinin, insan kaynaklı çevresel değişiklikler, habitat kaybı gibi nedenlerle tükenme riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulanıyor. Dünya çapında ise kuş türlerinin %60’ı azalmaya devam ediyor. Dünya Doğa Koruma Birliği’nin araştırması kapsamında Türkiye’de yok olma tehlikesi altında bulunan kıyı kuşları ise şöyle sıralanıyor: Gümüş yağmurcun, sürmeli kumkuşu, taşçeviren, kızıl kumkuşu, kara karınlı kumkuşu. Doğa Derneği de yaptığı yazılı açıklamada kuşların korunabilmesi için sulak alanların korunması ve restorasyonunun acilen yapılması gerektiğini ifade etti.
DÜNYADAN BİHABER
ABD seçimlerine sincap etkisi
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 5 Kasım’da yeni başkanını seçti. Cumhuriyetçiler’in adayı Donald Trump’ın yeniden başkan olduğu seçimler öncesinde sosyal medya gündemine damga vuran konulardan biri de Peanut adında bir sincabın evinden alınarak öldürülmesi oldu.
Sosyal medya fenomeni sincap Peanut ve rakun Fred’e seçimlerin hemen öncesinde ABD yasalarınca zorunlu ötenazi yapıldı. New York'ta sahibi Mark Longo ile birlikte yaşayan sincabın öldürülmesi tartışmalara yol açtı. Sincabın sahibi Mark Longo FBI’ın evine yaptığı baskını ve yaralı olarak bulup tedavi ettikten sonra evinde bakmaya başladığı hayvanlarının nasıl alınıp öldürüldüklerini sosyal medyada yayınladığı video ile anlattı. Devletin müdahalesini eleştiren Longo’nun açıklamalarının ardından Cumhuriyetçiler olayın Demokrat yönetimlerin hayvanlara bakış açısını ortaya koyduğunu savundu. X platformu Trump destekçilerinin hazırladığı meme'lerle dolarken Elon Musk da kendi hesabından Peanut için Trump’a oy verilmesi çağrısı yaptı. Seçim sonuçlarının ardından sincap Peanut’ın özellikle hayvansever kararsız seçmenleri etkilemiş olabileceği yorumları yapıldı.
BİZİM GEZEGEN
STK’lardan Kazdağları tepkisi
Kazdağları’nda Cengiz Holding’e ait Halilağa Bakır Madeni projesine tepki gösteren sivil toplum örgütleri ve bölge halkı doğa kıyımına karşı direnişini sürdürüyor. Halen devam eden yargı sürecine ve halkın itirazlarına rağmen ağaç kesiminin sürmesi ile ilgili STK’ların sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalar ise şöyle oldu.
WWF Türkiye: “Yaklaşık 6.000 hektara genişletilmesi planlanan maden projesi ile yüzbinlerce ağaç geri dönülemez bir şekilde yok olacak ve bölgedeki köyler doğrudan etkilenecek. Bu projeye HAYIR diyoruz!”
Doğa Derneği: “Danıştay’da dava devam ederken başlatılan bu orman katliamını durdurulmazsa yüzbinlerce ağaç kesilecek, 5.200 dönümlük bir orman ekosistemi yok edilecek, 3 köy haritadan silinecek, yörenin su toplama havzası ortadan kaldırılacak, su kaynaklarına ve tarlalara el konulacak.”
Greenpeace Türkiye: “Kaybedilecek ağaç sayısı bir milyona ulaşabilir. Bu kadar büyük bir orman kaybı, yıllık 180 bin ton oksijen üretiminden mahrum kalmamız anlamına geliyor.”
TEMA Vakfı: “Maden projesi doğal varlıklarımızı ve yaşam alanlarımızı tehdit ediyor! Proje ile ilgili hukuki süreç devam ederken ekosistem üzerindeki geri dönüşü imkansız proje faaliyetleri yürütülmemeli ve verilen izinler iptal edilmeli!”
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
“Bir hayvanın gözleri yüce bir dili konuşma gücüne sahiptir. Bağımsız, hiçbir ses ve jest yardımına gerek duymadan, hareket etmeden tamamen bakışıyla, tabiî tutkunluğu, yani oluş kaygısı içindeki sırları en etkili biçimde ifade eder.”
Martin Buber - Filozof