Kimseler güneye inmeden inelim dedik bu yaz. Haziran ayının ilk günleri akşamları tatlı serin, gündüzleri denize girilebilir olduğunu düşündük.

O vıcık vıcık kalabalık olmadan sakin sakin gezilebilecek zamanlar dedik. Kalabalık olmama kısmı tuttu fakat tatlı serin kısmında çuvalladık. Akdeniz sıcağı haziranın ilk günü başlamıştı. Ama ne kadar sıcak olursa olsun her köşesi şahane bir coğrafyada yaşıyoruz. İşte tam olarak bu yüzden enseyi karartmıyorum. Bu yüzden başka ülkeye gitmek istemiyorum. Binlerce yıldır, milyonlarca insanın yaşadığı bu topraklar bereketli ve cömert. Her gün yaşanan onca kötü olayla yıkılsak bile bu topraklarda şahane insanlarda var, olacak. 

Gelelim Akdeniz turunda beni en çok etkileyen yerlere.
Giderseniz mutlaka görmeniz gereken yer Mersin Kızkalesi. Mersin’in merkezine 60 uzaklıkta bulunan Kızkalesi, bölgede yaşayanlar tarafından anlatılan efsane ile denizdeki kalenin ismini aldı.   
Her gün yüzlerce turist ağırlayan Kızkalesi Beldesinin eski adı Korykos'tur. Kızkalesi ismini ise denizde bulunan kalenin hikayesinden almıştır. Kızkalesi ilçesinde görülmeye değer birçok arkeolojik kalıntı bulunmaktadır. Heradot'a göre bu şehir Kıbrıslı Prens Korikos tarafından kurulmuştur. Bizans döneminde şehir en iyi günlerini yaşamıştır. 1361 yılında ise Kıbrıslı Lusignen tarafından ele geçirilmiş, 1448 yılında ise Karaman Sultanı İbrahim Bey tarafından alınmıştır. 1482 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmiştir. 
 
Her kalenin bir efsanesi olduğu gibi Kızkalesi’nin de anlatılan bir efsanesi var. Yöreye göre sepetin içinde olan meyve değişiyor. Diğerlerinde elma veya incir var. İstanbul Kız Kulesi’nde geçen efsanede sepetin içinde elma vardır. Güvercin Ada Kalesi’nde incir. Kızkalesi’nde de üzüm var. Tabi bu anlatılanlar hepsi efsane.  
 
Efsaneye göre; Korykos’ta yaşayan krallardan biri, bir kız çocuğunun olması için çok dua edermiş. Sonunda dileği yerine gelmiş ve çok güzel bir kızı olmuş. Büyüdükçe daha da güzelleşen kralın kızına herkesin hayranlık ve sevgisini kazanmış.
 
Günlerden bir gün Korykos kentine bir falcı gelir ve kral kızının geleceğini öğrenmek ister. Bilici kıza bakınca irkilir, korkar, fakat krala bir şey söylemez. Kral biliciyi zorlayınca, “Kralım, güzel kızınızı bir yılan sokacak ve kızınız ölecek. Bu yazgıyı kimse bozamayacak. Acıyı yaşayacaksınız. Siz de engel olamayacaksınız” der. Kızına bundan söz etmeyen kral derin düşüncelere dalar. Sonunda Korykos Kalesi karşısında kıyıya yakın küçük bir adacık üzerine bir kale yaptırır. Hizmetçileriyle beraber güzel kızını bu kaleye kapatır. Olan bitenden haberi olmayan kız, çok üzülmekte, günden güne eriyip gitmekte, olan bitene bir anlam verememektedir. Kızın canı bir gün altın sarısı “Tarsus Beyazı” üzümü ister. Saraydan gönderilen üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan onu sokar ve öldürür. Bu efsaneye göre bu tarihten sonra Korykos şehrine Kızkalesi ismi verilir. Hüzünlü bu hikâyeden anladığımız ise kaderin önüne geçilemeyeceğidir. 

Hikayesi olan yerler ilginizi çekiyorsa mutlaka görmelisiniz. Esas efsane olan kısmı ise manzarası, sahili ve tertemiz denizi. 
Bu kadar tarihi ve doğal güzelliğe sahip Akdeniz’in göbeğinde bulunan termik santralse yanından geçerken bile korkmamıza yetti.
Ve Çıralı….
Bir Olimpos aşığı olarak yine kendimi, ait hissettiğim tek yer Çıralı- Olimpos. Her ne kadar Türk turistin çok özlenmediği bir yer olsada, bizlerin bütçelerini çok çok aşan fiyatlar olsa bile benim kalbimde hep bambaşka bir yeri var Çıralı’nın. Hani hepimizin bildiği bir his var ya… Hep orada yaşamışız, orada bulunan her sokaktan geçmişiz gibi hissettiğimiz yerler. İşte öyle benim için orası. Sanki o Olimpos Antik Kenti’nin her sokağını gezmişim, sanki sevdiğimle o ağacın altında hep oturmuşum, hep o sahilden kocaman tarihi kenti izlemişim… 
Şehrin kaosundan bıktıysanız ve varsa imkânınız bir gece bile olsa kaçın derin Çıralı ’ya Eylül ayında. Şahane manzarası, huzur veren sessizliği ile ruhunuzu iyileştirecek yerlerden biri.  
Ben bayram öncesi gezdim, gördüm. Şimdi sizde sıra. Herkese sağlıkla, sevdikleriyle mutlu bayramlar diliyorum.