En çok heyecan duyduğum şeylerden biri eğitime olan destek. Çünkü eğitim önemli. Çünkü eğitim gerekli. Çünkü eğitim demek geleceğimiz demek. Cem Yılmaz'ın parodide kullandığı, “Eğitim şart” sözü aslında bir espri değil. Tam tersine bir mecburiyet. Eğitimsiz insanların neler yapabildiğini görüyoruz. 19 yaşında bir çocuk suç makinesi olabiliyor. İçiniz daralmasın diye daha fazla uzatmak istemiyorum. Ama ne yazık ki olumsuz örnek çok.
Son günlerde okulların temizlik sorunun bile çözülmediği bir ortamda bir kişi çıkıyor ve bütün fiziki şartları değiştirerek, öğrencilerin iyi bir ortamda eğitim görmesine zemin hazırlıyor. Bu iyi hareketi yapan Kerim Erdoğan'ı uzun süredir tanıyorum. Yelki'deki önemli iş insanlarından biri... En önemli özelliği çok çalışmak. Ya bahçede çalışıyor ya inşaatta amelelik yapıyor. Yani durmak bilmiyor. Hikayesi ise biraz hüzünlü...
***
Eşini çok erken yaşta kaybetmenin üzüntüsüyle yurt dışına çıkmak ve başka bir ülkede yaşamak istiyor. Aklına gelen ilk ülke Hollanda oluyor. Çünkü eşi Hollanda doğumlu olduğu için ailecek aynı zamanda Hollanda'da vatandaşlık hakları var. Üstelik Amsterdam'da bir evleri bulunuyor. Yani ülkeyi terk etmek için epey olumlu şartları mevcut. Bu düşüncesini 13 yaşındaki oğlu Ahmet'e açıklıyor. Ahmet'in cevabı kısa ve net: “Hayır!”
Bunun üzerine olayın nedenini öğrenmek istiyor bir baba olarak. Çünkü oğlunun bilim insanı olmak istediğini çok iyi biliyor. Dillendirmiyor ama belki de annesinin etkisiyle beyin cerrahı olmak istiyor. Kerim Erdoğan, Türkiye ile Hollanda'nın şartlarını karşılaştırarak yurt dışına yerleşme düşüncesini tekrarlıyor. Oğlunun cevabı: “Atatürk'te senin gibi düşünseydi Türkiye olmazdı.”
***
Bu cevap tüylerimi diken diken etti. O bir çocuk. Ama yorumuna hayran kaldım. Üstelik umudum arttı. Günlük olumsuz gelişmelere bazen çok takılıp önümüzde akan nehrin farkına varamıyoruz. Oysa Atatürk'ü gerçekten anlayan pırıl pırıl bir nesil geliyor. E tabi oğlu böyle kararlı olunca baba da ona uymak zorunda kalıyor. Oğluyla övünüyor ve diyor ki: “Annesine en büyük hediyeyi bilim insanı olduğu zaman verecek.”
Hadi bakalım Ahmet kalbimiz seninle!