TBMM’den geçtiği söylenen bir yasaya göre, sayısı üç binin üzerinde olan eski milletvekilleri, trafik suçu işlediklerinde bir ceza ödemeyecekmiş. Onların ceza makbuzları TBMM’ye gönderilecek, oradan ödenecekmiş!
Neresinden bakarsanız bakın, can sıkıcı bir olay. Sadece eski milletvekillerinin değil, görevde bulunan milletvekillerinin bile trafikte ayrıcalıklı olmasından rahatsızlık duyan bir kişi olarak bunu içime sindiremiyorum.
Size bu tepkimi anlatabilmek için, TBMM’de (üstelik bakan olduğum sırada) yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum:
YEDİĞİM TRAFİK CEZALARI
Bir yaz günü, TBMM oturumunun ardından kimseye haber vermeden Palio marka küçük arabama atlayıp Ankara’dan İzmir’e geldim.
İki gün kaldıktan sonra, Pazar sabahı Ankara’ya dönmek üzere, üzerimde bir tişört ile İzmir’den yola çıktım. Meğer sıkı bir trafik denetiminin yapıldığı günmüş.
Salihli çıkışında, trafikçiler yolumu kestiler. Çaresiz yana çektim. Gelen trafik polisi, (o zamanlar yüksek sayılan) 120 km ile gittiğimi söyleyerek bana (o zamanki para ile) 26 500 Tl ceza kesti.
O sırada bakan olduğumu söylemek bir yana, yaptığım şeyden utanmış, tanınma korkusuyla bir an önce oradan ayrılarak yola devam etmiştim.
Afyon’a yaklaştığımda, Varan tesislerinde yeniden trafik çevirdi. Yine hız, yine 26. 500 Tl ceza. İçim içimi yemiş ama bakan olduğumu yine söylememiştim. Yoluma devam ederken, Polatlı çıkışında bir kez daha trafik kontrolüne yakalandım. Artık para cezası vermek istemiyordum.
“Bak memur bey” dedim. “Benim namusum buraya kadar. Ben Kültür Bakanı’yım!”
Polis bana inanmadı ve gülmeye başladı. Nasıl inansın ki, küçük bir araba içinde, üzerinde tişört, altında blucin bulunan ufak tefek bir adam kendisinin bakan olduğunu iddia ediyordu. Bunu anlayınca, daha önceki cezaların makbuzlarını ona gösterdikten sonra;
“Bakın memur, işte hüviyetim! Daha önce iki kez, suçumu kabul ederek sesimi çıkarmadım. Ama ne yazık ki size bunu açıklamak zorunda kaldım!”
Polis ikna olunca bana;
“Ama efendim, ne bizim haberimiz var ne de yanınızda bir koruma. Hemen bir eskort çağırayım size eşlik etsin,” gibisinden beni zorladı ama ben, “Ben bakanım!” demiş olmanın ayıbıyla, polise; “Lütfen beni görmemiş olun,” diyerek ayrıldım.
Benim yaptığımı biraz abartılı bulabilirsiniz ama, Bülent Ecevit’in milletvekili olmanın sorumluluğu böyle bir şeydi!