Urfa, kırsal kesimiyle birlikte, Osmanlı idaresi altında, kozmopolit bir nüfus yapısına sahiptir. Asli olarak, İslamlar, Ermeniler, Çingeneler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Yahudiler ve Mübadiller, Urfa’nın etnisitesini oluşturmuştur.
Urfa (Osmanlı resmi yazışmalarında Ruha) sancağı, on altıncı yüzyılın ikinci yarısında, Kozan, Oyumağaç, Kaba Haydar, Harran, Cullap, Bozabad, Resulayn, Yalak, Çatal, Samsad, Çaykuyu, Karacurun bölgelerini kapsar. Samsat, yeni idari teşkilatta Adıyaman’a bağlıdır. Resulayn, Suriye’ye bırakılmıştır. Bozabad, bugünkü Bozova’dır. Kaba Haydar, merkez ilçeye tekabül eder. Yalak (bugünkü Yaylak), Bozova’nın batı taraflarıdır. Diğer yerlerin lokalizasyonu araştırılmalıdır.
Urfa, kırsal kesimiyle birlikte, Osmanlı idaresi altında, kozmopolit bir nüfus yapısına sahip olmuştur. Asli olarak, İslamlar, Ermeniler, Çingeneler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Yahudiler ve Mübadiller, Urfa’nın etnisitesini oluşturmuştur. Urfa’nın 1565 tarihli Osmanlı nüfus sayım defteri, zamanımıza kadar ulaşmıştır. Bu sayıma göre, Urfa merkez, iki önemli unsuru, İslamlar ve Ermenileri barındırmıştır. Babül Emir, Babülma, Babül Harran isimlerini taşıyan İslam mahallelerinin yanı sıra, Babül Berriye ismini taşıyan Ermenilerle İslamların birlikte oturduğu karma bir mahalleye sahiptir. Bunlara ilaveten, mahalle statüsünde olmayan Şeyh Cakeri isimli bir Müslüman azizin çocukları da Urfa merkezde ikamet etmişlerdir. Urfa merkez nüfusun hemen hemen yüzde 45’inin Ermeni nüfus olduğu anlaşılıyor. İslam nüfusun bir kısmının ise o yıllardaki Osmanlı-Safevi savaşlarından dolayı, Alevi-Şii olduğu fark ediliyor. İslam nüfus hem kırsal hem de şehirli karakterdedir.
NÜFUS YAPISI
1578 tarihli bir Osmanlı arşiv belgesinde, Urfa şehir surlarının dışındaki mağaralarda da Çingeneler'in oturduğu ifade edilir. Hatta bunlar, devlet ve sultan aleyhine dedikodu yaptıkları için bu mağaralardan atılmak tehdidine maruz kaldılar. 1702 tarihli bir belgede de Beni Kays Arapları'nın, Urfa merkezde iskân edildiği ifade edilmiştir.
Türkmen nüfus, büyük ölçüde Urfa’nın kırsal kesimlerinde konargöçer halde bulunur. 1573’te Bozulus Türkmenleri, 1713-1714 yıllarında Harbendelü Türkmenleri, 1731’de Karaulus Türkmenleri, 1742’de Karakeçili Türkmenleri, İlbeyli Türkmenleri, Urfa’nın önemli Türkmen aşiretleri olarak görülüyor.
Ermeniler'in ise Urfa merkezde manastır ve kiliseleri bulunuyordu. 1847 tarihli bir belgede Surp Serkiz Manastırı (Diğer adı: Hızır İlyas) ile Meryem Ana Kilisesi'nden söz edilir. Ermeniler, Urfa şehir hayatında çeşitli zanaatları (demircilik gibi) ele geçirmişlerdir. Aynı zamanda, kent mimarlarının da Ermeniler'den olduğunu belirtelim. 1676-1677 yıllarında Urfa kent mimarı Papus isimli bir zimmi (Ermeni) idi. Germuç’ta da bir Ermeni kilisesi mevcuttu. 1915’te, tehcir esnasında, Urfa’daki Ermeni mektebi ile kilise harap olmuştur. Cumhuriyet devrinde her bina da restore edildi. 1848 tarihli bir belgede ise Urfa’daki Araplar'dan söz ediliyor.
MİLLİ AŞİRETİ
Kürtler, Urfa’nın kırsal nüfusunun en önemli unsurları arasındadır. Aslında Diyarbakır bölgesinin Kürt aşireti olan Milanlı aşireti, on altıncı yüzyıl sonlarında Urfa bölgesine de gelmeye başlamıştır. Aslında Rakka bölgesi ile Urfa bölgesinin doğrudan bağlantısı olduğu için, Rakka’da kırsal kesimlerinde ortaya çıkan istikrarsızlıklar (veba ve kıtlık), Urfa’yı doğrudan etkilemiştir. 1551 tarihli bir belgede, Huli, Mehi ve Cikvanlı Kürt aşiretlerinin, Karacadağ’da yol kestiklerinden dolayı cezalandırılmaları istenmektedir. 1568 tarihli başka bir belgede ise Koçmanlı Kürtlerinden söz edilir. 1580 tarihli bir belgede de Rişvan, Bazugi, Berazi ve Dinahi Kürt aşiretlerinin, bu bölgede, eşkıyalık yaptığı ifade edilmiştir. Berazi ile Beydili aşiretleri, 1596-1597 yıllarında Osmanlı idaresine karşı isyan halinde idiler. 1840 tarihli bir belgede ise Mili Kürt aşiretinin Urfa bölgesine eşkıyalık yaptığı; bunun önlenmesi gerektiği ifade edilir. Kürtler ile Türkmenler, Urfa’nın kırsal nüfusunun en önemli unsurları olarak görünmektedirler. Aslında Osmanlı-İran savaşları, Urfa’nın nüfus ve nizamını doğrudan etkilemiştir. Rakka beyine gönderilen 1729 tarihli bir belgede, Şark seferlerinden dolayı, Urfa’nın kent nizamının bozulduğu açıkça ifade edilmiştir. 1845 tarihli bir belgede Urfa’daki Mevlevihane'den bahsedilir. Osmanlı idaresinin Mevlevihane ve yeni yaptırdığı cami ve mescitlerle, Urfa’da Sünni bir nüfus tesis etmek için çabaladığını gösterir. Zira Urfa, İran’ın nüfuz sahası içindeydi. 1822 yılında İran askerleri, Urfa’ya kadar geldi. Veba ve kıtlık, Urfa nüfusunu derinden etkileyen önemli bir faktördü. 1788 yılında çıkan veba sonucunda Urfa kırsalında 40-50 çadırlık bir aşiret kalmıştı. 1840’ta yine veba çıktı. 1881’de çok az sayıda Yahudi bulunur. Son olarak, 1924’te de Rumeli Manastır’dan Mübadiller, Urfa’da iskân edildiler.
URFA KALESİ
Urfa Kalesi, Osmanlı-İran savaşlarından dolayı önem kazandı. 1596 tarihli bir belgede, burada bir Yeniçeri garnizonundan söz edilir. 1676-1677 yıllarında da kale aktifti. Yine Urfa’nın İçkalesi, 1768-1769 yıllarında önemini koruyordu. 1837 yılında kale hala aktifti.
Osmanlı idaresi, Urfa’yı, medrese, cami, mescit, zaviye gibi İslam eserleri ile donattı. Ayrıca Osmanlı idaresi öncesinde inşa edilmiş İslam eserlerini de korudu. On yedinci yüzyılda Urfa’da çok sayıda İslam eseri yapıldı veya eskiler restore edildi. On yedinci yüzyılda Urfa’da mevcut bazı İslam eserlerinin isimleri: Hekim Dede Camisi, Gülekli Mescidi, Siverekli Hacı Ali Mescidi, Abdülkerim Zaviyesi, Halilürrahman Camisi, Tohtemir Camisi’dir. On sekizinci yüzyılda Urfa’da mevcudiyetini bildiğimiz camilerin isimleri: Nimetullah Bey, Şatır Hüseyin, Hoca Ahmed, Hüseyniyye, Gazi Mustafa Paşa, Camii Kebir, Haseki, Musa Efendi, Narencili. Şeyh Ebu Müslim Suruci Zaviyesi, Çerkez Demirboğa (Memlük beylerinden) Medresesi, Şeyh Mesud-ı Horasani Zaviyesi (Cebele’de), Ahmed Hoca Mescidi, Şaban Efendi Medresesi, Emir Mencik Zaviyesi, Şeyh Tahir Tekkesi, Şeyh Yahya-ı Harrani Türbesi, on yedinci yüzyılda mevcuttu. On dokuzuncu yüzyıl eserleri: Cabir el-Ensari Zaviyesi, Mustafa Efendi Camisi, Haydariyye Medresesi, Sultan Bey Mescidi, Haydar Ağa Medresesi, Yusuf Paşa Camisi, Kara Burç Camisi, Meşarıka Mescidi bunlardan bazılarıdır.