Ekonomi falan berbat.
Bir sürü borçlu insan,
Haftaya bayrama hazırlanıyor.
Saklayarak bütün yaşadıklarını.
*
Hükumet kurulacak mı?
Emekliye zam var mı?
Memur gelecek ay ne alacak?
İşçilerin toplu sözleşmesi ne alemde?
*
Hep sorunlar ve sorular var.
Yanıtları eksik, belki de yok...
Oysa herkesin ortak kaygısı,
Gelecekte kendisini nelerin beklediği.
*
Bir zamanlar İspanya'da,
İktidarı eleştirdiği için,
Tarihin en ağır cezası verilmiş,
Gazetecinin biri varmış.
*
Açık görüşlerde en çok sevdiği,
Küçük kızını görüp okşamakmış,
Yine böyle bir ziyaret gününde,
Küçük kız annesiyle cezaevine gitmiş.
*
Bu kez babasına sürpriz yapıp,
Kendi çizdiği resmi de götürmüş.
Ancak cezaevi kurallarına göre,
Özgürlüğü çağrıştıran her türlü eşyanın
Mahkumlara verilmesi yasakmış...
*
Bu nedenle yöneticiler,
Küçük kızın çizdiği,
Üzerinde kuş resmi olan resmi,
Büyük bir ciddiyetle reddetmişler...
Onunla da kalmayıp,
Oracıkta resmi yırtarak imha etmişler.
*
Küçük kız çok üzülmüş.
Ziyaret sırasında babasına,
Yaşadıklarını gözü yaşlı anlatmış.
Babası bir süre duraklamış,
Sonra kızına üzülmemesini söyleyerek,
“Yine çizersin kızım. Fakat bu kez biraz daha çizdiklerine dikkat edersin” demiş.
*
Küçük kız bir başka ziyaretinde,
Babasına yeni bir resim çizip götürmüş.
Küçük kız bu kez kuş yerine bir ağaç,
Ve üzerine siyah minik benekler çizmiş.
Baba keyifle resme bakarken,
“Ne güzel bir ağaç bu” demiş,
“Üzerindeki benekler nedir, yoksa portakal mı?”
*
Küçük kız gizli bilgi paylaşırcasına,
Babasının kulağına eğilerek fısıldamış,
“O benekler ağacın içine saklanan kuşların gözleri. Onlar fark edemedi ama ben sana gizlice özgürlük getirdim...”
*
Kıssadan hisse:
Özgürlüğü kimse çalamaz.
İçeri de tıksanız, mahkum da etseniz,
Özgürlük gelir,
Onu en çok isteyeni bulur.
Özellikle de cezaevindeki gazetecileri...