Hayat zorlaşınca, çıkmaz sokaklarda soluksuz kalınca diyor Sezen Aksu ‘’Şarkı Söylemek Lazım’’ isimli şarkısında.
Tam olarak öyle zamanlardan geçtik eşimle geçen hafta. Hala geçiyoruz ama toparlarız. Çünkü ben ne zaman çok bunalsam, yol alamadığımı görsem kendi kendime o cümleyi söylerim.
‘’Dert bitmeyince, bildiğin çektiğine yetmeyince, düşmanında kendini yakalayınca, bir daha kin gütmeyince o zaman şarkı söylemek lazım’’ der ve devam ederim.
Çünkü gerçekten dert bitmiyor, bildiğimiz çektiğimize yetmiyor. Ve ne kadar dövünsek ne kadar üzülsek de günün sonunda her şey olacağına varıyor. Elbette mücadelemiz baki. Elbette her sabah aynı kararlılıkla başlayacağız güne. Fakat benim yaptığım gibi yapmayın siz. Kedinizi yiyip bitirmeyin. İnanın karmaya, iyiliğe, yaratana. Neye inanıyorsanız o inanın ve kendinize. Her zorluğu elbet aşacağız. Yeter ki nefes alıyor olalım. Yeter ki sevdiklerimiz yanımızda olsun.
Çünkü her şey sevildiğini bilmek ile başlıyor. Tek olmadığını gördüğünde mücadele edebiliyorsun. Geçtiğimiz günlerde bir kere daha anladım ne kadar şanslıyım bu konuda. Sevdiğim adam, ağabeyim, annem, babam, dostlarım… Hepsinin o güzel sevgisi enerjisi sağladı atlatmamı. O yüzden demem odur ki, her şey hallolur. Zor zamanlar gelir, geçer. Süreç içerisinde kime ne kadar dokunabildik, kimi güzel anabildik önemli olan o. Günün sonunda, insanların hafızasında güzel bir anı olabilmek esas mesele.
Hayvanların ahı yakamızda
Evrene, hayata ne verdiysek onu aldığımıza inan biriyim. Hayatta da hep bununla yaşadım, yaşıyorum. Bir ağacın dalını mı koruyoruz, bizim dalımız bahar bahçe oluyor. Bir hayvanın kafasını mı seviyoruz, sevgi doluyor etrafımız.
Son günlerde ardı ardına hayvanlara eziyet edilen birçok video çıktı karşıma. Aklım almıyor. Kalbim sıkışıyor. İnsanlığımdan utanıyorum. Nasıl bir zararı olabilir bir hayvanın bir insana? Ya da yolda giden kediye neden durup dururken tekme atar bir insan?
Ya da duran köpeğe tekme atıp, öldürüp hâkim karşısında, ‘’ağızlık takmıyordu’’ demesine nasıl bir travma sebep olur?
Bu kadar mı taş kalpleriniz, bu kadar mı acıma, şefkat duygunuz yok? Nasıl bir sevgisizlikte büyüdünüz? Elbette yaşanmış olan hiçbir şey o masum canlara verilen zararın mazereti değil. Ve cezalar elbet caydırıcı değil. Hep dediğim gibi bu ülkede maalesef ne hayvanı, ne yeşili, ne çocukları, ne kadınları koruyabiliyoruz. Elimizin değdiği her yere acı götürüyoruz.
Ve yüzümüz gülmüyor. Doğa verdiğini geri alıyor, hayvanlara yaptığımız her eziyetin bedelini ödüyoruz ve ödeyeceğiz.
Ve bu zulmü yine biz durduracağız. Karşılaştığımız her kötülükle yılmadan mücadele ederek, evlatlarımıza nefes alan her şeyi sevmemiz gerektiğini öğreterek.