Bu konuda birkaçtır yazıyorum. Ülkemizde varolan şiddet türlerinden birisi olan “ moto kurye Terörü”’nü yazdım, Kadına şiddeti yazdım, Trafik terörünü yazdım. Ama sokaklarda, caddelerde, evlerde şiddet birtürlü sona ermiyor, bırakın sona ermeyi artarak devam ediyor. Bu durumda ben de düşündüm ki ortalıkta sergilenen bu fecaati adlandırmak için Şiddet kelimesi artık yetmiyor. Yaşananlar tam anlamı ile dehşet.
Ülkem insanı nasıl bu hale geldi aklım almıyor. Geri geri gelen araca, arkadaki araç sürücüsü arkada ben varım daha fazla gelme anlamında klakson çalıyor, sen misin klakson çalan. Öndeki araçtan üç kişi iniyor arkadaki aracın şoförünü öldüresiye dövüyor. Ne olmuş yani klakson çaldıysa. Basit bir korunma refleksi.
Ambulans sirenlerini, ikaz ışıklarını, çakarlarını açmış, içindeki yaralıyı veya hastayı en kısa zamanda hastahaneye yetiştirme telaşında, öndeki maganda ona yol vermiyor. Yolunu kesiyor. Ambulans sağdan soldan geçmeye çalışıyor, diğeri bu hamleleri boşa çıkarmak için yolu kapatıyor. Ambulans şoförü biraz daha ısrar edince öndeki maganda yolu kesip aşağı iniyor ambulans şoförüne saldırıyor. İnanılır gibi değil.
Ufacık köyde miniminnacık bir kız öldürülüyor, aradan birbuçuk – iki ay geçiyor fail bulunamıyor. Jandarma orada, emniyet güçleri orada, uzmanlar orada bu iş bu küçük köyde nasıl çözülmez hayretler içindeyiz. Bu işin içinde ne iş var bu mutlaka ortaya çıkartılmalı.
GBT sorgulamasında sabıkalı baba polise kafa tutarken koşup gelen oğlu polise silah çekiyor. Allahtan polisler tedbirli veya oğlan o kadarına cesaret edemiyor, elinden silah alınıp baba oğul karakola gönderiliyor, sabah yapılan duruşmada her ikisi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Allahtan savcı itiraz ediyor da tekrar tutuklanıyorlar.
Ayaklara sıkanlar, vitrinlere kurşun yağdıranlar, arabanın üstüne çıkıp camlarına sopa ile vuranlar, ya ilk duruşmada yada kısa bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere bırakılıyor. Geldikleri yere dönüp sokaklarda dolaşıyor bize bişey olmaz diye hava atıyorlar.
Yahu bırakınız her şeyi, adam buraya parkedemezsin diyen kişiye, burası kamuya ait, senin kadar benim de buraya park etmeye hakkım var dediği için öldürülüyor. Varmı böyle bir şey.
En küçük bir olayda dahi doğrudan cana kastetmeye yönelen bireyleri kim yetiştirdi. Bunlar hangi kültürün çocukları. Biz nasıl bu hale geldik.
Emine Bulut boşandığı eşi tarafından katlediliyor, diğer bir kadın kendisini yedi yerinden bıçaklayan kocasının “ basit yaralama”’dan yargılanmasını protesto ediyor. Cinayet işleyenlerin cezası “ İyi Hal “ den azaltılıyor, infaz yasası sayesinde cezasının az bir bölümünü yatıp sokaklara geri dönüyor.
Bu şiddet değil. Gerçekten DEHŞET tablosu. Şiddet, insan onuruna, yaşam hakkına, özgürlük ve güvenlik hakkına, toplum hayatına, özel hayata ve aile hayatına zarar vermektedir.
Anlaşmanın değil değil, kavganın esas olduğu bir ortama geçtik. Çocuklar oynarken normal olarak aralarında birşeyler oluyor vay sen misin diye aileler sokağa inip meydan kavgası yapıyor, Eltiler hırlaşıyor kardeşler düello yapıyor, gelin görümce kaynana saç saça baş başa kavga ediyor kızlar birbirlerine bıçak çekiyor, . Aman allahım.
Bu nedenle ilgililerce derhal bilimsel bir biçimde ele alınıp, şiddete yol açan olgu ve etkenlerin ortadan kaldırılması için kapsamlı çalışmaların yapılması gerekmektedir. çözüm yolları aranmalıdır. Çözüm cezaların artırılması, bazı medyaların kapatılması da değildir. Konuyu tüm yönleri ile ele alan, psikolojik unsurları, sosyo kültürel etkenleri, ekonominin etkilerini, aile yapılarını, eğitimin durumunu mercek altına alan velhasılı kelam çok yönlü, tüm uzmanların katılımı ile, gerekli araştırmaların yapılması sureti ile alınacak tedbirlere ihtiyaç vardır.