Haluk Çetin aslında bir hukukçu ama her şeyini
-neredeyse- müziğe adamış bir sevdalı.
“Bir aydının kendisine yakışan
sorumluluğunu hep göstermiş”
Ataol Behramoğlu ile yolu -23 yıl önce- kesişmiştir.
Süreçte; “Şiiriçi Şarkılar’’, “Çaresi İsyan Olmuştur”
ve “Yürüdüm Sana Doğru” adlı farklı ozanlardan
bestelediği şarkılarının yer aldığı 3 solo,
Cezmi Ersöz ile “Kendini Saklama Çiçekleri’’ ve
Ataol Behramoğlu ile de “Aşk İki Kişiliktir’’
albümlerini çıkartmıştır Çetin.
Bu albümlerde Nazım Hikmet, Sunay Akın,
Nihat Behram ve Ahmet Telli’den bestelediği şarkılarla,
Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Dadaloğlu,
Neşet Ertaş, Aşık Mahzuni eserlerini yorumlamıştır.
* * *
Haluk Çetin, Ataol Behramoğlu ile,
Antalya’da zaman zaman sahne aldığı
bir restoranda tanışır.
Ozan, Haluk Çetin'in performansından
son derece hoşnuttur, duygularını da
hem kendisine, hem de yanındaki şair dostu
Metin Demirtaş ile şöyle paylaşır:
“Metin, ben Haluk’ta gençliğimizi gördüm.
Demek ki kuşaktan kuşağa geçiyor ve
devam ediyor bu heyecan!”
Sonra bir gün şiir dinletisi düzenleneceğini, o etkinlikte de
Çetin’in gitarıyla eşlik etmesini ister Behramoğlu.
Aziz Nesin, Muzaffer Erdost’un da davetli olduğu bir gecedir.
Hatta o gece elektrikler kesilir, yakılan mumların ışığıyla
şiir-müzik içiçeliği sürer.
Muhteşem performans, salonu da Behramoğlu’nu da
keyiflendirmiştir. Ertesi gün Ataol Usta,
Haluk Çetin'e sesini ve yorumunu -çok- beğendiğini,
ülkemizi halk ozanları gibi gezmek istediğini,
kendisine yoldaşlık etme
önerisini getirir. Çetin de büyük bir heyecanla kabul eder.
Böylelikle Ataol Behramoğlu-Haluk Çetin
dostluk ve birlikteliği, aynı coşkuyla günümüze kadar gelir.
Beş yüze yakın dinleti, yüzbinlerle
tanımlanan şiir/müzik tutkunu sayısına da ulaşılır!
***
Bu geziler sırasında anekdotlar birbiri
ardına dizilmeye başlar doğallıkla.
Ataol Behramoğlu biriken anıların “mutlaka
kitaplaştırılması” gerektiğini her fırsatta yineler.
Ona göre; anılar bellek derinliklerinde
yitip gitmemelidir; paylaşılmalıdır.
Haluk Çetin de oturur, birebir tanık olduğu tespitleri,
gözlemlerini “Ataol Behramoğlu ile
Aydınlığa Yolculuklar-Şiirdeki
Müzik Müzikteki Şiir”de
içten bir üslupla sayfalara döker.
Yazmaya başladığında da hep şunu düşünür
Behramoğlu ile yolunun kesişmesi konusunda;
“Bazı karşılaşmalar asla tesadüf değildir!”
***
Kitapta: Behramoğlu'nun sahnedeyken
babasının kalp krizi geçirip hayatını kaybettiğini
nasıl haber aldığı, CHP genel Başkanı
Kılıçdaroğlu’nun şaire ait bir şiiri
“Yunus Emre’ye ait” diye grupta okuması,
hatası anlayınca özürü, Bartın’daki şakacı
sivil polisler, Münih’te yaşadıkları, Behramoğlu'nun cezaevi
hatıraları, Şırnak’taki idealist öğretmen, Moskova’da Nazım'ın
mezarında ünlü şiiri “Dostların Arasındayız”ı
yorumlaması, “Aşk İki Kişiliktir” albümün doğuş öyküsü ve
birbirinden ilginç çok sayıda anı, samimi bir dille yer alıyor.
***
Şiirin zevkini müziğin evrenselliğiyle
bölüşenleri kutluyoruz.
Hayata, insana en çok yakışan;
şiir, müzik ve kitaptır!
“Şiirdeki Müzik Müzikteki Şiir”,
bunu bize hissettiriyor.
Yaşamdan bizlere kalanlar da
anıya dönüşebilenler değil midir?
Andre Gide sözüyle bitirelim;
“Anı yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır!”