Son günlerde sosyal medyada en çok konuşulan konuların başında hayvan barınaklarının koşulları geliyor.
Türkiye’nin dört bir yanındaki adı sözde “bakımevi” olan ama aslında korku filmlerini aratmayan barınaklardan çekilmiş görüntüler ve katliam haberlerine yürek dayanmıyor.
Aslında bu, yeni bir sorun değil. Barınakların korkunç durumunu düzeltmek için yıllardır hayvan hakları savunucuları büyük uğraşlar veriyor. Bazı şehirlerde ve ilçelerde mücadele sonuç verse de maalesef çoğu barınak oraya götürülen canlar için yolun sonu anlamına geliyor.
Eskiden en azından yasaya göre tedavisi yapılan ve kısırlaştırılan hayvanların geri salınması gerekiyordu; şimdi ise bizzat yasa “toplayın ve bir daha sokağa salmayın” diyor. Kapasite dolduğunda neler olduğunu ise son olarak Gebze’de yaşanan katliamla gördük!
**
Yeni yasa maalesef STK’lara ve gönüllü hayvan hakları savunucularına çok dar bir mücadele alanı bıraktı. Bu yüzden de toplu mücadele yasanın bir an önce düzeltilmesi için sürüyor.
Peki, bireysel olarak sizler ne yapabilirsiniz?
Yasanın değişmesi için açılan imza kampanyalarına katılabilir, Adalet Bakanlığı’na dilekçe gönderebilirsiniz.
Ama elinizi gerçekten taşın altına sokmak isterseniz ve keşke bir köpeğim-kedim olsa diye düşünüyorsanız şimdi barınaktan sahiplenmenin tam zamanı!
*
Bir evcil hayvana bakmak büyük sorumluluk ve özveri isteyen bir iştir. Ancak beraberinde size sundukları karşılıksız sevgi ve hayatınıza kattıkları neşe ile kıyaslandığında her türlü özveriye değiyor. Bunu ancak bir hayvan sahiplenince, bir can dostunuz olduğunda anlıyorsunuz.
Barınaklardaki hayvanları bekleyen son ortada! Oradan bir hayvan sahiplenmek demek “bir hayat kurtarmak” anlamına geliyor.
Koşullarınız bir evcil hayvan bakmaya müsaitse ve siz bu sorumluluğa hazırsanız, bir dakika bile kaybetmeden en yakın barınağa gidin ve bir canın kahramanı olun.