Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önderimiz Atatürk’ün de dediği gibi “Hakların en birincisi yaşama hakkıdır.”
Sadece insan için değil her canlı için yaşama hakkı en temel haktır. Ve insanlar hem diğer insanların hem de kendi dışında diğer canlıların yaşama hakkına saygı duyabilmelidir.
Maalesef ülkemizde kadına, çocuğa ve hayvana yaşama hakkı çok görülüyor. Çocukların katillerinin bir türlü bulunmadığı, gündüz vakti kadınların sokakta parçalandığı ve masum hayvanların sözde onlara bakılması için yapılan tesislerde katlettiği karanlık günlerden geçiyoruz.
***
Gebze’de yaşanan vahşeti sanırım duymayan kalmamıştır. Gebze Belediyesi, Kanlı Yasa’dan güç alarak, kedi köpek, yetişkin yavru demeden büyük bir katliam yaptı. Fotoğraflar, videolar insanın yüreğini paramparça ediyor. Ne demiştik? Bu yasa, tarihimize kara bir leke olarak geçecek birçok hayvan katliamına kapıyı açar.
-Açtı!
Ne demiştik? Sadece köpeklerle sınırlı kalmaz, çözümü yok etmede gören zihniyet kedilere de yaşam hakkı vermez.
-Vermedi!
Ne demiştik? Türkiye genelindeki mevcut bakımevi kapasitesi sokak hayvanlarının onda birini bile barındıramaz. Toplanan hayvanlara yer kalmayınca hepsini bir bahane üreterek öldürebilirler.
-Öldürdüler!
***
Köpekleri ısırıyor diye öldürdünüz diyelim; yavru kedilerin canını niye aldınız?
Yasaya göre hani sadece saldırgan veya terminal ya da bulaşıcı hastalığı olanlar veteriner onayı ile öldürülebiliyordu? Katlettiğiniz onlarca hayvanın tamamı bu tanıma uyuyor muydu?
Hani toplanan hayvanlar sahiplendirilene kadar bakımevinde bakılacaktı?
Yasa yaparken “gerçek” hayvan hakları savunucularının tüm itirazlarını yok saydınız. O itirazların hepsi, işte böyle korkunç ve utanç verici olayların yaşanmaması için yapılmıştı. Ama dinlemediniz. Umurunuzda bile olmadı.
*
Peki, şimdi ne olacak? Sadece hayvanseverler değil vicdanı sahibi herkes ayakta; herkes sorumluların yargılanmasını talep ediyor. Gebze’de yasaya aykırı şekilde öldürülen hayvanlar için adalet bugün sağlanmazsa ve bu katliamın sorumluları ceza almazsa bizi daha da karanlık günler bekliyor demektir.