Son veriler, Sinovac gibi inaktif aşıların Delta varyantına karşı koruyuculuğunun, BioNTech gibi mRNA aşılara oranla daha az etkilendiğini gösteriyor. Bunu bekliyordum, çünkü aşılar ilk kullanıma girdiğinde, bu konularda çok güvendiğim dostum ve meslektaşım Prof. Dr. Selim Badur, mutasyonlar geliştiğinde, tüm virüse ait çok sayıda antijen içeren inaktif aşıların daha az etkileneceğini öngördüğünü söylemişti. Bir akrabam, Selim Hoca’nın yakın zamanda Açık Radyo’da Ömer Madra’nın sorularını yanıtlarken, bu konuyu anlattığını söyleyince, internette araştırdım ve buldum. Önemli bölümleri özetliyorum:
***
mRNA temelli BioNTech gibi aşıları, modern moleküler biyoloji yöntemiyle hazırlanmış bir ‘inaktif aşı’ olarak gördüğünü ve bu aşının koruyuculuğunun da zamanla azalmasının doğal olduğunu söyleyen Badur, Türkiye’de özellikle ilk aşılanan sağlık çalışanlarında üçüncü doza gereksinim ortaya çıktığında, “Üçüncü dozun BioNTech ile yapılmasına ilişkin en ufak bir bilimsel çalışma, rasyonel bir bilimsel veri yoktu” diyor. Aynı görüş ve eleştiriyi Prof. Dr. Murat Akova da yapmış, ben de birkaç yazı ile vurgulamıştım.
Prof. Badur üç yeni araştırmanın üzerinde durmuş. Minjie Li ve ekibinin 2 doz Sinovac’tan 6 ay sonra koruyuculuğun azaldığı, aynı aşının üçüncü dozu sonrası çok güçlü bir yanıt ortaya çıktığını kanıtlayan araştırma, Hongxing Pan ve ekibinin aynı yolla benzer sonuçları elde ettiği çalışma, Min Kang ve ekibinin iki doz Sinovac’ın Delta varyantında yüzde 77.7 oranında zatürreden ve yüzde 100 oranında ağır hastalıktan koruduğunu kanıtlayan araştırma.
BİONTECH’TE AZALMA DAHA FAZLA
Bugün İsrail’de ve Batı’da, iki doz mRNA aşı uygulananlarda üçüncü doza gereksinimin ortaya çıktığına dikkat çeken Prof. Badur, Delta varyantının ortaya çıkmasıyla BioNTech gibi mRNA aşılarının etkinliklerinin daha fazla düştüğünü söylüyor ve nedenini açıklıyor: “mRNA aşısı sadece spike proteinine karşı antikor oluşturuyor; değişen, varyasyona uğrayan bölge de spike proteini. Diğer inaktif aşılar, bütün virüsü içerdikleri için, her tarafına karşı bir koruma sistemi oluşuyor. Spike değişse bile M, N, E proteinlerine karşı oluşan antikorlar koruyorlar.”
Badur, ‘Real world’ denen ‘gerçek dünya’ verilerine bakıldığında, BioNTech ile aşılanan İsrail’de, Delta varyantına bağlı olgu sayısındaki çok ciddi artışa, ABD’deki Hastalık Önleme Merkezi’nin (CDC) 6 -13 ve 18 Ağustos tarihli Haftalık Hastalık Ölüm raporlarında (MMWR), mRNA aşılarının korumasında, Delta varyantı sonrası düşüşlere dikkat çekiyor. 18 Ağustos tarihli rapordaki verileri incelediğimde, aşı etkinliğindeki düşüşün genç yaşlarda (18-49), yaşlılara oranla (65 üstü) önemli ölçüde daha yüksek olduğunu fark ettim, araştırmaya değer. 25 yaşın altında Sinovac'ın tercih edilmesi için bir neden daha ortaya çıktı. Bu veriler ışığında, babamla birlikte yaz sonuna ertelediğimiz üçüncü dozu Sinovac olduk. İki doz BioNTech ile aşılananlarda, üçüncü doz olarak Sinovac uygulamanın Delta varyantına karşı etkinliği arttırabileceğini düşünüyorum. Bu uygulamanın, üç doz BioNTech ile karşılaştırılacağı bir araştırma yararlı olacaktır.
Selim Hoca konuşmasında ayrıca, çocukların yaşları küçüldükçe, bulaştırma risklerinin arttığını ve okula gidecek çocukların anne ve babalarına aşı zorunluğu getirmenin tartışıldığını dile getirmiş. Benim önceliğim öğretmenlerde. Şu ana kadar neden aşı olması gerektiğini öğrenemeyen bir öğretmenin, çocuklarımıza öğretebileceği bir şey olduğunu sanmıyorum. Geçen hafta, aşı olmayanlardan; sadece uçak, şehirlerarası otobüs, konser, tiyatro ve sinemalarda zorunlu PCR testi istenmesinin yeterli olmadığını, şehir içi ulaşım araçlarında da istenmesi gerektiğini yazmıştım. Buna ibadethaneleri de eklemeliyim.