İyiliksever bir iş adamı (Tata Sons’ın Başkanı) olan Hindistanlı Ratan Naval Tata yaptığı bir konuşmasının içine şu güzel ve uyarıcı sözleri serpiştirmiş: 

1.        Çocuklarınızı zengin olmaları için eğitmeyin, mutlu olmaları için eğitin. Böylece yetişkin olduklarında eşyaların fiyatını değil değerini bilirler. 

2.        Yiyeceklerinizi ilaçlarınız gibi yiyin! Yoksa, yiyecek olarak ilaçları yemek zorunda kalırsınız! 

3.        Sizi seven hiçbir zaman bırakmayacaktır. Sizi bırakmak için yüz sebebi olsa da, tutmak için en az bir sebebi bulunacaktır. 

4.        İnsanoğlu olmakla insan olmak arasında çok fark vardır. Çok azı bunu anlar. 

5.        Doğduğunuzda sevilirsiniz, öldüğünüzde sevileceksiniz. Arasını siz başarmalısınız. 

6.        Hızlı yürümek istiyorsanız yalnız yürüyün. Fakat uzun yürümek istiyorsanız birlikte yürüyün. 

7.        Dünyadaki en iyi altı doktor şunlardır: Güneş ışığı-Dinlenme-Egzersiz-Diyet-Kendine güvenme-Arkadaşlar. Bunları hayatın her aşamasında devam ettirin ve sağlıklı yaşamanın keyfini çıkarın. 

Bizler turistiz. Bütün yol rezervasyonlarımız ve varış yerlerimiz önceden belirlenmiştir. Bu yüzden kendinizi, bu rezervasyonları yapan turizm şirketine teslim edin ve yolculuğun keyfini çıkarın! 

SEVAN NİŞANYAN NEFRETİ 

Tata’dan yaptığımız bu güzel ve huzur verici alıntıdan sonra, Nişanyan’ın nefret söyleminden söz etmek ne kadar doğru bilmiyorum.  

Bütün Türkiye, İstanbul’da bir öğrencisinin saldırısıyla yaşamını yitiren okul müdürü İbrahim Oktugan için yas tutarken Sevan Nişanyan ürpertici bir paylaşımda bulundu. 

Mesajına, Müdür İbrahim Okutan’ın, -Atatürk’ün duvarda asılı resminin de göründüğü- bir fotoğrafını ekleyerek şu açıklamayı yapmış: 

“…Bazı koşullarda öldürmek bir yöntem olabilir. (Tanıdığım bazı öğretmenler) sadist, cahil, içten pazarlıklı p.ştlardı. Birini dahi imha etmeye gücüm yetmediği için hep kendimi suçlarım.” 

Nişanyan, son cümlesiyle Atatürk’e de dil uzatıyor; 

“Öldürülen İbrahim Bey’i tanımam, etmem. Ama arkasına aldığı posteri iyi tanıyorum!” 

Hiç tanımadığı birinin, sırf öğretmen olduğu için, öldürülmesinden zevk duymak ve bunu Atatürk nefreti ile ilişkilendirmek büyük bir ruhsal hastalık değil de nedir?