İnsan bedeni 20. yüzyıl ile beraber en zorlu sınavını vermeye başladı. 20. yüzyıla kadar gelişmeler insanın sadece fiziksel dayanıklılığını zorlayan zamanlardı. Fakat 20. yüzyılda başlayan teknoloji devrimi, 21. yüzyılda ivme alarak, sadece insan bedeninin sınırlarını değil akıl sağlığını da zorlamaya başladı. Bu konu ile ilgili tanıdığım herkesin dilinde tek bir klişe var: “Teknolojinin hızına yetişemiyoruz.” Peki ama bu teknoloji hani hayatımızı kolaylaştıracaktı? İnsan beyni gerçekten teknolojiye yetişemiyor mu?
Kısa bir anket yapalım. Gün içinde karşılaşırsanız sizi en çok deliye çeviren üç madde sayın desem? Hayır bu üç içine kesinlikle ekonomi, siyaset girmeyecek. Onlar bizi sürekli deli eden maddeler. Ben aniden deli edecek sorunları soruyorum. O zaman ilk üçü mutlaka teknoloji ile ilgili maddeler dolduracaktır. Misal işe yetişmeniz gerekirken trafik kilitlense? Ya da cep telefonunuz aniden kapansa? Hadi daha da işi kötüleştirelim. Ya internetiniz kesilse? Bunlar en mutlu insanın bile sinir sistemini saniye de alt üst etmeye yeten olaylar değil mi?
Kabul edelim teknolojiye karşı hem bağımlı ve hem çaresiziz. İlave olarak, teknolojinin gidişatının dünyanın durumunu iyileştireceği yerde daha da kötüye götürdüğünü düşünen kişi sayısı da giderek artıyor. Ve ciddi olarak teknolojinin durdurulmasının gerekliliğini tartışmaya açmaya çalışıyorlar. Gerçekten istesek dahi teknoloji gelişimini durdurabilir miyiz? Dünyanın tamamının bir anda teknolojiden vazgeçmeyeceği açık değil mi? Elbette nüfusun büyük bir bölümü teknolojiyi kullanmaktan vazgeçmeyecek.
Ancak aramızda yaşayan bir kısım ise giderek teknolojiden kaçmaya başladı. Bunu isteyerek te yapmıyor. Vücutları teknolojiye alerji geliştirmeye başladı. En basit teknoloji sorunlarına bile çözüm getirmemek için akılları sorunlardan kaçmaya başladı. Fişi takılmadı diye çalışmayan bir yazıcı için hemen teknik destek arayan iş arkadaşlarınız olmadı mı? Ya da televizyonun kumandası ile boğuşan anne babalarınızın durumu ne olacak? Üstelik bunlar çok ama çok basit sorunlar. Yine farkındasınızdır. Mühendislik ve teknik konularda yardım isteyebileceğiniz kalifiye elemanlar her geçen sene çevrenizden daha da azalmıyor mu? Ama teknolojinin yarattığı sorunlar ise her geçen gün daha fazla artıyor. Her geçen gün çok daha az kişi teknoloji ile ilgili sorun çözen hizmetlerde çalışmak istiyor. Bir diğer göstergede her geçen sene üniversitelerin sosyal bilimler enstitüleri giderek daha kalabalıklaşırken fen bilimleri enstitüleri çok cazip burslar ile yetiştirecek öğrenci aramaya çalışıyorlar. Elbette eğitim sistemimizin son senelerde bu işe çanak tutmak için devşirilmesi de durumu daha da vahim hale getirdi. Fen bilimleri ile ilgilenmeyi neredeyse kabahat haline getiren bir eğitim sistemi yeni nesildeki teknoloji ile ilgilenme korkusuna iyi gelmiyor. Teknoloji geliştirmeyi ve teknoloji ile ilgili sorunlar ile ilgilenmeyi imkansız hale getiren pek çok başka neden de sayabilirim.
Ama şimdi çözümlerden bahsetme zamanı… Önce şu tıp gerçeği ile başlayalım. İnsan beyni yaş ilerledikçe gelişmeyi sürdürebilen tek organdır. Alzheimer veya Parkinson gibi bir hastalığa yakalanmadığınız sürece insan beyni sürekli olarak hücreler arası sinir bağlantıları geliştirerek gelişmeye devam ediyor. Yani benden geçti, eskiden kafam alıyordu ama şimdi yapamıyorum sözü temelde sadece psikolojik. Beyniniz sizi sağlık olarak yarı yolda bırakmadıysa her daim yeni bir problemi çözmek için daha hazır bir şekilde kullanılmayı bekliyor. Elbette yeni problemler ile onu dinç tutmazsanız o da yeni sinir bağlantıları oluşturmuyor, hatta eski sinir bağlantılarını da kapatıyor. Yaş aldıkça yeni problemler karşısında zayıf kalmanızın sebebi de bu. Bu tıbbi bilimsel gerçekleri bildiğimize göre teknoloji ile karşılaştığınız her problemde o problemi kendiniz çözmek yerine başkasına devrederseniz yaş ilerledikçe teknolojiye olan alerjinizin daha da kötüye gideceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Böyle biri iseniz daha kötü haber şu, teknolojinin gelişiminde herhangi bir yavaşlama emaresi yok. Hatta her geçen gün daha da çetrefilleşeceği muhakkak. O yüzden yaşınız kaç olursa olsun bilgisayar donanımları, yazılımlar ve diğer teknolojik cihazlar ile biran önce genel kültür seviyesinde dahi olsa ilgilenmeniz hayatınızın geri kalanını rahat geçirmeniz için mutlak şart. Şimdi “benim kafam almıyor” bahanesini bırakın ve ilk olarak interneti sadece gazete okumak için değil kendinizi geliştirmek için kullanmaya başlayın.