Osmanlı devletinin Lehistan ile ilişkileri, ortak düşman Rusya olduğu için, derin, kapsamlı ve süreklidir. Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra da Polonya ile Türkiye’nin ilişkileri, karşılıklı menfaat temelinde gayet olumlu sürmüştür
Türkiye-Polonya ilişkilerinin tarihi 16. yüzyıla kadar gider. Osmanlı devletinin Lehistan ile ilişkileri, ortak düşman Rusya olduğu için, derin, kapsamlı ve süreklidir. Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra da Polonya ile Türkiye’nin ilişkileri, karşılıklı menfaat temelinde gayet olumlu sürmüştür. Kırım Savaşı'ndan sonra, 1867’den itibaren, çok sayıda Lehistan mültecileri/muhaciri, İstanbul Polonezköy’de yerleştirildiler. Muhacirler burada uzun yıllar sulh içinde yaşadılar.
Polonya ile Türkiye’nin ilk temaslarından biri Krakow’daki Osmanlı esirlerinin ile Polonezköy’deki Polonya mültecilerinin vatandaşlık durumudur. 1922’de Polonya Hükümeti Lehistan muhacirlerinin çocuk ve torunlarının Polonya vatandaşı olduğu konusunda ısrarcı oldu. Aynı yıl Varşova’daki Türk esirleri meselesi ele alındı. İsveç Hükümeti, geleneği sürdürerek, bu konuda aracı oldu. Lehistan Cumhuriyeti reisliğine Stanislas Wojeischowski’nin seçilmesi Türkiye tarafından tebrik edildi. 1923’te İstanbul Lehistan elçiliği, Atatürk’ün Latife Hanım ile nikâhlanmasını tebrik etti. Yine aynı yıl Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ölümü için üzüntülerini belirtti. Atatürk, Polonya elçiliğinin bu jestlerinden gayet memnun olmuş ve onlara nazikâne cevaplar vermiştir. Aynı yıllarda İzmir’de az sayıda Polonya vatandaşının yaşadığı anlaşılıyor. İstanbul’daki Polonya (Lehistan) elçiliği Pangaltı Harbiye caddesinde kiralık bir evde faaliyet gösteriyordu. Beyoğlu ile Nişantaşı’nda da kendilerine birer ev tahsis edilmişti. 1926’da İş Bankası, Lehlilerle alkol işine girdi. İsmet Paşa, Polonya Milli Meclisi reisliğine seçilmesinden dolayı İgnace Mosciek’i kutladı. Pidsulski’nin Polonya Meclisi'nde yaptığı davranış Türkiye tarafından hoş karşılanmadı. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, Polonya Hükümetinin Beyaz Rus Teşkilatını dağıtmasını memnuniyetle karşıladı. Polonya’da 26 muhtelif yerde 2 bin 262 Türk mezarı bulunuyordu. T.C. Hükümeti, Ferit Tek’in riyasetinde, Lwow (Lemberg) ve Horin şehirlerinde bir şehitlik yaptırdı. Polonyalı halk şairi Vernahora’nın ünlü (Polonya birçok sene esir yaşayacak, sonra İngilizlerle Fransızların muavenet ettikleri ve Türklerin atlarını Horin’de suladıkları gün, yeniden istiklale nail olacaktır’ sözünün altına ‘İşte biz geldik’ ibaresinin yazılması kararlaştırıldı. 1927’de Poznan ve Krakov üniversitelerden Polonyalı akademisyenlerin Türkiye’de doğa bilimi, özellikle çiçekler üzerinde araştırma yapmalarına izin verildi. 1927’de Polonya elçiliği için Ankara’da arsa tahsis edildi. 1400 metrekarelik bu arsa 15 Türk lirasına Türkiye tarafından bir Türk vatandaşından satın alındı. Atatürk’ün elçilik inşaatını bizzat denetlediği belirtilir. 1928’de Casimir Papee, Lehistan maslatgüzarı olarak vazife yapıyordu.
RESTİTUTA NİŞANI
1929’dan sonra Türkiye ile Polonya arasındaki en önemli sorunlardan biri, Sovyetler aleyhine çalışan Azeri Türkçülerin (Mehmed Emin Resulzade, Mirza Bala gibi) ile Türkistan Türkçülerinin (Mustafa Çokay) Polonya Prometer Teşkilatı tarafından desteklenmesidir. Türkiye, bunların Polonya’daki faaliyetlerinden epeyce rahatsız olmuş ve bunların çıkardıkları gazete ve kitapların Türkiye’ye girişini bizzat Atatürk’ün emriyle yasaklamıştır. Zira Türkiye, Sovyet tehdidini üzerine çekmek istememişti. 1930’da Dr. Süleyman Emir Paşa, Polonya’da yapılan Beynelmilel Tababet-i Askeri Kongresine Türkiye delegesi olarak katıldı. Kendisine Restituta Nişanı verildi. 1933’te Polonya ‘Jan Sobieski namına Viyana Zaferinin 250 Yılını’ kutladı. Varşova’daki Türk sefiri Ferit Tek de davet edildi.
UÇAK SANAYİ VE TAŞIMACILIK
Türkiye’nin, II. Dünya Harbi öncesinde, vasıflı Polonyalıları, Türkiye’de istihdam ettiği belgelenebiliyor. Neredeyse tüm devlet kurumlarında Polonyalıları bulmak mümkündü. Polonya özellikle uçak sanayi ve taşımacılığında ileri olduğu için Türkiye Polonya’dan hem uçak satın alacak, hem Polonyalı mühendisler Kayseri’deki Tayyare Fabrikasında çalıştırılacak hem de İhsan bey isminde bir mühendis uçakları incelemek için Polonya’ya gönderilecekti. Kayseri Tayyare Fabrikasında Polonyalı Wilhelm Gibalk; sıtma mücadelesinde Paul Biyalobloski çalıştırıldı. Türkiye, Polonya’dan uçaklarda kullanılacak hafif makinalı tüfek de satın aldı. Sümerbank, Etibank, Maden Tetkik Arama, Devlet Limanları, Devlet Orman İşleri, Türkiye Demir-Çelik, Demiryolları, Su İşleri gibi kamu kurumlarında çok sayıda Polonyalı çalıştırıldı. Ayrıca petrol, suni ipek ve elektrik sektöründe de Polonyalıları bulmak mümkündü. Eskişehir Şeker Fabrikası, Keçiborlu Kükürt, Devlet Konservatuvarı, Kayseri Bez Fabrikası, Ankara Belediyesi Otobüs İşleri, İstanbul Erkek Akşam Sanat Okulunda Polonyalıları görmek mümkündü. Akademik alanda da Polonya ile işbirliğine gidildiği görülür. 1939’da İstanbul Üniversitesi Türk Dili Bölümden Prof. Reşit Rahmeti Arat’ın Polonya’da dil araştırmaları yapmasına izin verilirken, Türk Hükümeti de Polonyalı Prof. T. Kowalsky’nin İstanbul Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Bölümüne gelmesine izin verir. Polonya ürünleri, 1940’ta İzmir Fuarında sergilenir. II. Dünya Harbinden sonra her iki devlet arasındaki ilişkiler başka bir mecrada ilerleyecektir.