Gazeteci Gökmen Ulu ile Mediha Olgun'un “tutuklanmasına” neden olan suçlamalardan biri “Cumhurbaşkanı'nın kaldığı yeri haber yaparak terör örgütüne yardım etmek” olarak tutanaklara girdi.
Savunma avukatları, son itiraz dilekçesinde, başarısız darbe kalkışmasında bulunanların Gökmen Ulu'nun haberine ihtiyaç duymadıklarını söylediler.
Mahkeme ciddiye almadı...

***

Oysa, mahkemeye sunulan deliller içinde bulunan ve çok önemli “raporlar” tutuklu gazetecilerin kendilerine yöneltilen suçu “işlemediklerinin” açık deliliydi.
Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı tarafından sürdürülen 2016/23754 nolu soruşturma dosyasına giren, Eskişehir Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın 29 Ağustos 2016 tarih 58064276-2016/481 numaralı adli müşavirlik yazısına göre her şey ortada...
Kısaca ne diyor o yazıda?
“12 ve 13 Temmuz tarihlerinde, Diyarbakır ve Ankara Akıncı üssünden kalkan uçaklar, Yunanistan'ın MEİS adasındaki hareketliliği gözleme görevine Cumhurbaşkanı'nın kaldığı yeri de ekleyip fotoğraflamışlar...”
Üstelik de bunu üstlerinden aldıkları emirle yapmışlar...

***

Haritalar açık...
Güzergahlar, uçuş planları, uçuş izleri ortada.
İmzalar belli...
“Mevcut yakıtla Meis'e kadar gidip gelemeyiz” diyen pilotlara, Dalaman iniş/kalkışlı yeni emir verenler ortada.
Pilotlar ortada...
Çektikleri görüntüler ortada...
Bu “yasal olmayan” uçuş planlaması için ordudan ilişiği kesinler ortada.
Ortada olmayan tek şey, bu delillerin bir türlü Gökmen ve Mediha'nın “dosyasına” konulmaması.

***

Sadece bu yüzden, Gökmen ve Mediha 48 gündür özgürlüğünden mahrum.
Sadece bu yüzden “adalet”, tutuklanmanın “cezaya” dönüşmesine neden oluyor.
Bu dosyayı istemek bu kadar mı zor?
Avukatların bunları “belirtmesine” rağmen araştırıp, soruşturup sonuca varmak bu kadar mı zor?
Yoksa “birileri” bu esaretin sürmesini mi istiyor?