Genel seçim havasında geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimini geride bıraktık.

Önümüzdeki genel seçime 4 yıl var gibi gözükse de veriler bize şunu gösteriyor.

Birincisi bu seçimden sadece Binali Yıldırım mağlup ayrılmadı.

Onunla birlikte AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile MHP Genel Başkanı, İçişleri Bakanı başta olmak üzere, Ekrem İmamoğlu'nun karşısında duran herkes bu sonuçtan payını aldı.

Fark büyük olunca pay da büyük oldu tabii... Bu da AKP içinden muhalif kanadı hareketlendirdi.

Kurulacak "yeni" partiye geçiş için artık zemin hazır gibi. Şimdi kulislerde 75 AKP'li milletvekilinin kurulacak bu "yeni" partiye geçeceği söyleniyor. Bu sayı meclisteki dengeleri bozar.

***

Zemin hazır gibi diyorum, çünkü asıl önemli olan ve altını çizeceğim ikinci madde.

O da ekonomi. Seçimin hemen ardından zamlar tek tek açıklanmaya başladı: Şeker, çay, motorin...

Biz biliyoruz ki bu üç ürüne zam geldiğinde her şeye zam gelir.

Bunun yanında zam geldikçe tüketim azalıyor, tüketim azaldıkça toplanan vergi gelirleri düşüyor. Bu zamlar cari açığı kapatmaya yetmiyor.

Sanal söylemler yerine iktisatçılar ve ekonomistler rakamlara bakıyorlar.

Dış borcun 450 milyar doları aştığı, cari açığın ithal edememekten, gelirsizlikten dolayı küçüldüğü gözüküyor.

Harcama yapmamaktan dolayı şu an enflasyon duruyor gibi gözüküyor ama her an bir patlama yaşanabiliyor deniliyor. Ve rakamlar bize eğer acil önlemler alınmaz, ekonomide ve hukuk sisteminde yeni yapısal reformlar yapılmazsa enflasyonun giderek artacağını söylüyor.

Anlayacağınız yaşadığımız ekonomik kriz çığ gibi üzerimize doğru geliyor. Şunu biliyoruz ki Türk halkı pek çok şeye ses çıkarmaya bilir ama yiyecek ekmek bulamazsa karşısında hiç bir iktidar duramaz. Bir de tabi şu S-400 füzeleri ile ABD'nin karşımıza çıkaracağı ekonomik yaptırımlar meselesi var ki onu düşünmek bile istemiyorum. Bakınız rahip Brunson krizinde olanlara...

***

İnsanlar artık vergilerinin israf edilmesini istemiyor.

Kemer sıkmaktan yoruldular.

Talepleri adalet sistemine yeniden güven duyacakları, refah içinde nefes alıp verecekleri bir ortamın yaratılması. Son seçimlerde halk, kavgaya sürükleyenlerin değil, bütün kesimleri birleştirici çözümleri sunan siyasetçinin peşinden gitmekten geri durmayacağını gösterdi.

Seçmen oy farkı ile anlatmaya çalışsa da kimi siyasetçilerin hala anlayamadıklarını hala kendilerini başarısızlığa sürükleyen yandaş medya ile birlikte negatif söylemlerini sürdürdüklerini görüyoruz. İşte tüm bunlar bize yeni bir seçimin olacağını gösteriyor.

Ben hazırlıklı olun derim...

------------

Fakülteme dokunma!

Geçtiğimiz günlerde İzmir'de, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanat Sanatlar Fakültesi öğrencileri, Narlıdere ilçesindeki kampüslerinin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılıp, geçici süreyle Tınaztepe Yerleşkesi'ne taşınmasına yönelik kararı protesto etti. Okul yönetimi fakülte yöneticilerine Temmuz ayında taşınmak için hazırlanın demiş. Gerekçe fakültenin depreme dayanıksız olduğuna söyleyen bir rapor. Ama raporu gören yok.

Öğrenciler ve öğretim görevlileri böyle bir raporun olduğuna inanmıyorlar. Öğrencilerin iddiaları şöyle: "Fakülteyi taşımaktaki amaçları, 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi'ni boşaltılan alana yayarak kar getirecek yeni bölümlerin bu noktada inşa edilmesi. Tüm planlar buna göre yapıldı. Hastanenin içinden fakültenin olduğu alana geçişin düzenlenmesi hazırlandı. Olan öğrencilere ve hocalarımıza olacak. İçinde atölyelerin, stüdyoların, çalışma alanlarının, fırınların, tiyatro salonunun ve sergi alanın olmadığı bir binanın içine bizi tıkmak istiyorlar. Bizse sanat üretebildiğimiz fakültemizden ayrılmak istemiyoruz."

Daha önce de yazmıştım bir kez daha yazıyorum, okul yönetiminin öğrencilere ve öğretim görevlilerine kulak verip bu hatadan dönmesi gerekiyor. Lütfen Güzel Sanatlar Fakültesi'ni rahat bırakın!