Güzeller güzeli vahşi kedi.

Vaşak, bir diğer adıyla karakulak olarak biliyoruz onu.

Ranta direnen ormanlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Ülkemizde, tüm güzel şeyler gibi, onun da nesli tükenme tehdidi altında.

Hal böyle olunca, gözümüz gibi korumamız gerekiyor onu.

Ama nedense kıymet bilmemekte inat ediyoruz.

* * *

Salı günü Bayburt'tan, Perşembe günü Erzurum'dan haber geldi.

İki vaşak, birisi yavru. İkisini de avcılar vurmuş.

İkisi de mucize eseri hayatta.

Biz koruyamamışız belki ama bir güç korumuş belli.

Bayburt'ta vurulan vaşağa av tüfeğinden çıkan 9 saçma isabet etmiş.

Saçmalardan biri kafatasının arka bölümünden girip zavallı hayvanın beynine hasar vermiş.

Erzurum'daki yavru vaşak hayatının dersini almış avcılardan.

6 saçmayla vurulmuş gövdesinden.

Onlar aslında şanslı...

Avcıların vurup da öldürdüğü kimbilir kaç can'ımız bu ülke topraklarından silinip gidiyor. Her biri ile birlikte bir neslin kurtuluş ihtimali de azalıyor.

* * *

İmzaladığımız uluslararası sözleşmelerle ve kendi yasalarımızla aslında korumaya söz vermiştik onları. Sınıfta kaldık.

Avcılığa ve avcılara dur demiyoruz.

Dur demediğimiz gibi, parasıyla ava müsade bile ediyoruz.

Hatırlarsınız; Orman ve Su işleri Bakanlığı bazı hayvanların öldürülmesi için ihale kararı almıştı.

Türkiye'nin birçok ilinde 15 ayı, 109 yaban keçisi, 4 çengel boynuzlu dağ keçisi avlanacağı açıklanmıştı.

Mesela ayı başına 10 bin TL'yi basan ayıyı öldürme hakkını elde etti.

Özetle; bir canlının hayatını ihaleyle sattık.

Bu ülke topraklarının zenginliklerini bir bir yok ediyoruz.

Ormanları, dereleri, vaşakları, ayıları yok ediyoruz.

Geriye sadece kuru toprak, beton yığınları ve insan kaldığında, mutlu olacak mıyız?

Merak ediyorum.