Cumhuriyet Halk Partisi 37. Olağan Kurultayı hafta sonu gerçekleşecek.
CHP kadroları, bu kurultayın “muhalefette yapılacak son kurultay” olduğunu vurgulayarak, 38’inci kurultayı Türkiye’yi yönetirken yapacağına inanmışlar.
Türkiye’de özgürlüklerin kısıtlandığı, hak, hukuk ve adalet kavramlarının yara aldığı, yatırımların azaldığı, işsizliğin, hayat pahalılığının arttığı bir dönemde CHP, topluma kurtuluş reçetesini bu kurultayda ve sonrasında sunmalıdır.
Öyleyse;
Kurultay uyumlu çalışacak, genel başkanın ve yönetimin toplumla kucaklaşacağı kadroları iş başına getirmesi için başlangıçtır.
Yönetime seçilecek Parti Meclisi Üyeleri birikimli oldukları kadar özverili ve çalışkan olmalıdır.
Halkla iç içe, parti ideolojisi ile uyumlu, tıpkı orkestra şefinin iyi yönettiği bir senfoni de kendi müzik aletlerini kusursuz seslendiren, nota bilen, başarılı müzisyenler gibi olmalıdır.
Bu da yetmez; çaldığı müzik aletinden ve yaptığı işten zevk alan bireyler olmalıdır.
Cumartesi günü Sayın Kılıçdaroğlu oy birliği ile Genel Başkanlık koltuğuna oturtulmalıdır.
Hakkıdır.
İzlediği pozitif çizgi, birleştiriciliği ile neredeyse Türkiye’nin tüm büyük illerini, başta üç büyük kent olmak üzere CHP’ye kazandırmıştır.
Hem partiye, hem de topluma iktidar değişikliğinin umudunu vermiştir.
Türkiye nüfusunun yüzde 60’ını CHP’li belediyeler yönetmektedir.
Belediyelerin başarılı çalışmaları ve toplumla kucaklaşmaları da, tek adamı, AKP genel başkanını şoka sokmuştur.
Kızdırmıştır, sinirlendirmiştir!
CHP Genel Başkanlığının ardından seçilecek Parti Meclisi’ne ise çalışkan, siyasi birikimi olan toplumda karşılığı olan ve branşların da başarılı isimlerin getirilmesi aynı zamanda toplumun beklentisidir.
Türkiye CHP’nin ve demokrasi isteyen, “parlamenter rejim” diyen partilerin birlikteliği ile “Demokratik iktidar”a hazırdır.
Mecazi anlamda büyük düğüne hazırdır.
Bu kurultay da büyük düğünün nişan merasimidir.