Tüm negatif hisleri bir kenara atmak için ufak bir kış tatiline çıktım. Evde geçirdiğim vakitler şahaneydi. Bilirsiniz; çalışanların hayalidir evde öylece vakit geçirmek, evini düzenlemek, keyifle akşam yemeği hazırlamak. Buraya kadar her şey şahaneydi ama televizyon ve sosyal medyada maruz kaldığımız korkunç haberler kalp ağrımız hep. Gündüz kuşağı programları zaten bambaşka bir dünya. Kurgu mu, gerçek mi bilmiyorum ama dipsiz bomboş ve tehlikeli bir kuyu. Program sunucularının kriminal analiz yaptığı, karmaşık ve çirkin ilişkilerin legalleştiği bir ortam. 
Narin’in davası başladı biliyorsunuz. Günlerdir izliyoruz, dinliyoruz. Akıl sağlığımızı koruyabilmek çok zor. Bir aile düşünün, ömrünün baharında, 8 yaşında çocukları vahşice katledildi. İçlerinden biri yapan. Ve ilk günden itibaren hepsi biliyor, susuyor, saklıyor. Neyi, kimi korumak istediklerini bilmiyorum ama biz ülke olarak böylesine organize kötülük görmedik, yaşamadık. Ben 39 yıllık yaşamımda şahit olmadım. Çok kötü şeyler gördük, yaşadık ama bunun gibisi çok zor. Anne, ağabey, kardeşler, kuzenler, halalar, teyzeler hepsi bu vahşetin bir yerinde ve birlik olup bilimsel verileri reddediyorlar. Kişi başı en az 8 savunma avukatının düştüğü davada, 40 kadar avukat görev alıyor. Siz düşünün finansal gücü. Ya da masum olan kişilerin bu sayıda avukatlara ihtiyacı neden olsun?
Ama karşılarında gönüllü onlarca avukat var. Narin’i yalnız bırakmayan onlarca avukat, yargıtay aşamasında sorun çıkmasını istemeyen koskoca mahkeme heyeti var, deliller var, tanıklar var. En önemlisi de Narin’in ahı var. Sanıyor musunuz ki siz artık kurtulabileceksiniz? Yok. Narin’in umutları, düşleri, yarım kalan tüm hayalleri hep ensenizde olacak. Gazetecileri, avukatları, tanıkları, size karşı olan herkesi tehdit edebilirsiniz. Bu defa kimse sizden korkmuyor. Yargının bütün birimleri görüyor sizlerin ne kadar ileri gidebileceğini. İfade değiştirmeleriniz, önce söylediklerinizi sonra kabul etmemeleriniz hepsi kayıt altında. 
Paranız, statünüz, ataerkiniz sizi kurtarmayacak. Anne baba olabilmek için varını yoğunu ortaya koyan ailelerde var, sizin gibi ailelerde... Ve elbet cezasını alacaksınız. 
Söylediğiniz yalanlar, korkuttuğunuz insanlar gerçeği saklayamayacak. O güzel düzeniniz, yaptığınız bütün kanunsuzluklar cezasını bulacak. 
Ömründe Dostoyevski’nin adını duymamış bir sanığın avukatının Dostoyevski’den alıntı yapması da ayrı bir ironi. Avukatlar elbette müvekkili savunacak ama ben bu davada tarafsız olamıyorum. Haklı bulamıyorum. Bu insanların salıverilmesini sağlayacak kimsenin yatacak yerin olmadığını düşünüyorum. Bunu kendi avukat arkadaşıma da böyle bir dava geldiğinde ne yapacağını sordum. Kabul etmeyeceğini söyledi. Ne kadar para, kariyer ya da mevki sağlarsa sağlasın böyle bir davayı kabule etmeyeceğini ifade etti. Ama edecek insanların olduğunu da ekledi. 
Ve yine size karşı tarafsız olamıyorum. 
Yaptığınızı çekmeniz umuduyla. Narin’in huzur bulması ve siz gibilerin bu toplumdan tamamen yok olması umuduyla… 
Karar duruşması 26 Aralık 2024 günü gerçekleşecek. O gün gidebilen hepimizin katılması gerek. Narin için, bilmediğimiz Narinler için, içimizin birazcık soğuyabilmesi için o gün gidebilen gitsin, gidemeyen neye inanıyorsa ona dua etsin. 
Bekle Narin Kız, gittiğin yerde huzurla gülebilmeni sağlayacağız. 
Bekle.