Sanat; düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir. (Tolstoy)

Hepimizi yasa boğan orman yangınlarının söndürülmesindeki yetersizliği eleştiren, aralarında Zülfü Livaneli, Edip Akbayram, Müjdat Gezen, Melike Demirağ, Rutkay Aziz, Nevzat Çelik, Füsun Demirel, Orhan Aydın, Bedri Baykam, Mehmet Aksoy’un da bulunduğu bir grup sanatçıya Cumhurbaşkanı Erdoğan; çıktığı tv programında şu yanıtı verdi: “Onların mesleği sanat. Hangi sanatsa sanatlarını icra etsinler, biz de onların başarı oranına göre saygı duyalım. Ama kalkıp da erken seçimmiş, şu andaki başkanlık sistemi doğru değilmiş, o bizim işimiz. Ömrümüzü bu işe verdik, siz anlamazsınız o işten.”

Bizce, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Sanatçılar Girişimi” olarak bir bildiri yayımlayan sanatçıları küçümsedi bu ifadeleriyle. Oysa özgürlükçü demokrasilerde politika yapmak; salt siyasetçilere özgü bir faaliyet değildir! Kitap okuyan, gündemi haberleri yakından izleyen, ülkesinin sorunlarına duyarlılık gösteren herkes düşüncelerini net ifade edebilirdi.

***

Evrensel Şairimiz Ataol Behramoğlu da bildiriye imza koyanlardan. Behramoğlu da şu açıklamayı yaptı: “Sanatçı işiyle gücüyle meşgul olsun, toplumsal olaylara karışmasın, bu konularda düşüncelerini dile getirmesin diyenler, sanatı ve sanatçıyı eğlence sektörünün bir unsuru olarak görenlerdir. Bu aynı zamanda bir korkunun da dile getirilmesidir. Çünkü sanatçı, gerçek sanatçı sezgileriyle toplumda olup bitenlerin özellikle de haksızlıkların ve adaletsizliklerin daha önce, herkesten önce bilincine ve duygusuna sahip olan kimselerdir. Bunun yanı sıra sanat eseri de birçok şeyden, birçok düşünceden daha çok etkilidir toplum üzerinde. Korkunun nedeni budur, korkan kişilerin de bütün insanlık tarihi boyunca hangi tür yönetimlerin yöneticileri olduğu bilinmektedir.”

***

Picasso'nun çok tartışılan “Guernica” tablosunun ilginç ve hayli trajik öyküsünü bilir

misiniz? Tarih; 26 Nisan 1937’dir. General Franco, iç savaşı yaşayan İspanya’nın

kasabalarından Guernico üzerinde, Nazi ve faşist İtalyan kuvvetlerinin yeni uçaklarını testine

izin verir. Bombardıman, katliama dönüşür. Beş bin nüfuslu Bask kasabası yerle bir olur. Ölü

sayısı en az bin 654, yaralı sayısı ise 889'dur. Kasaba da üç gün boyunca yanmıştır.

 Bombardıman, Paris'te sürgünde yaşayan Pablo Picasso’yu derinden yaralar. Ona göre bir sanatçı, “insanlığın ve uygarlığın en temel değerlerinin yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir savaşta kayıtsız kalamazdı.”

 Yaşanan katliamı yağlı boya resimle anlatmaya karar verir. Tabloda beyazın yerine siyah ve gri tonları kullanır. Savaş, onun için siyah ve küllerin rengidir. Sanatçı 2 ayda tamamlar yaklaşık 3.5 metre yükseklik ve 7.8 metre genişliğiyle dikkat çekici büyüklükteki tablosunu.

 Eleştirmenlere göre; “yağlı boyayla yapılmasına rağmen siyah, beyaz ve gri renkleri barındıran Guernica, gazete fotoğraflarına benzer bir hava yakalamış ve savaşın sebep olduğu cansızlığı vermiştir. “Guernica” tablosu günümüzde en büyük savaş karşıtı resim olarak kabul edilir. Bazı eleştirmenler de “Guernica”yı 20'nci yüzyılın en önemli tablosu olarak görür.

“Guernica”, en politik resim olarak tarihe geçer. Franco hükumeti de, tablonun İspanya'ya girmesini yasaklar. Eser, birçok ülkede sergilenir. Yine sanat tarihçileri tablodaki at figürünün Cumhuriyetçiler’i, boğanın ise Franco’nun ordusunu temsil ettiğini düşünmektedir.

Ressam da tablosuyla ilgili de şu açıklamayı yapar: “Resmimde, ülkemi acı ve ölüm okyanusuna batırmış askeri güçten nefret ettiğimi açıkça ifade ediyorum.”

Tabloyla ilgili çok ünlü anekdottur: Katıldığı bir sergide Nazi bir general Picasso’ya yaklaşır ve sorar: ''Bu tabloyu siz mi yaptınız''. Picasso da karşılık verir: “Hayır, siz yaptınız!”

“Guernica”, sanatçı duyarlılığına örnek eserdir.

***

Sanatçı, sanatını da yapar, ülke sorunlarına da kafa yorar. İktidarı da eleştirir, muhafete de muhalefet eder, uyarılarda da bulunur. Demokrasi, sosyal adalet, hak-hukuk, fikir özgürlüğü mücadelesi verir. Uygarlığın silinmez imzasıdır sanat! Bilgenin deyişiyle, “Ars longa, vita brevis.”

Yani, “Sanat uzun, hayat kısa.”