Merhaba!
Neredeyse bir yıl oluyor İzmir’e (Urla’ya) yerleşeli. Kısa süreli gelişlerimde keyifli günler geçirdiğim, aydınlık insanlarına, güzel doğasına hayran kaldığım bir kent burası. İstanbul’un kaotik yaşamından uzaklaşmanın verdiği rehavet içinde, fazla acele etmeden kentin dokusunu, sanat yaşamını tanımaya çalıştım bu bir yıl içinde. Elbette, gündelik yaşamın ve güncel siyasetin elverdiği ölçülerde…
Avrupa’nın pek çok kenti ile yarışacak bir kültür-sanat yaşamına sahip olan İstanbul’dan İzmir’e gelince, beklentileri yüksek oluyor insanın. Bu yüzden, ilk anda bir parça düş kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim. Kültür-sanat merkezleri, galerileri, tiyatro salonları İzmir ölçeğinde bir kent için yeterli değilmiş gibi geldi bana. Sanat etkinlikleri açısından da aynı şeyi düşünüyorum. Büyükşehir’in düzenlediği festivallerin yanı sıra, kente birkaç günlüğüne misafir gelen festivaller var (İşçi Filmleri, Kadın Filmleri festivalleri v.b.). Yeterli mi? Sanmıyorum.
İzmir seyircisinin en şanslı olduğu sanat dalı tiyatro. Üç festivali art arda yaşadık, yaşıyoruz… İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “35. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri" biter bitmez, organizasyon firması AYSA’nın - haksız bir suçlamayla yattığı cezaevi günlerinin ardından yaşamını yitiren değerli kurucusunun adını verdiği - “2. Alaittin Eraslan Tiyatro Günleri” başladı.
İstanbul’un başarılı bağımsız tiyatrolarının ve Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun da aralarında olduğu 29 topluluktan 34 oyun yer alıyordu programda. Füsun Demirel’in “Aşk Dersleri”nden, Enver Aysever’in tek kişilik gösterisi “Mırıldandıklarım Haykırdıklarım”a, Müşterek Tiyatro’nun “39 Basamak”ından Mam’Art Tiyatro’nun “Kızgın Damdaki Kedi” ve “Nereye Gitti Bütün Çiçekler” adlı oyunlarına, Tiyatro İN’in “Akciğer”inden Talimhane Tiyatrosu’nun “Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi” adlı oyununa, aynı tiyatronun Arcola Theatre ile ortak yapımı “Mutluluk”tan Oyun Atölyesi’nin “Pencere” ve “Kundakçı” adlı oyunlarına, Tiyatro Pera’nın “Vanya, Sonya, Maşa ve Spike”ından Ezop Sahne’nin “Aşiyan”ına, Perdeci Oyuncuları’nın “Adalet Sizsiniz”inden Özgür Tiyatro’nun “Aşkın Vatanı Yoktur”una, Tiyatro Martı’nın “Hoş geldin Boyacı”sından Semaver Kumpanya’nın “Metot”una, Yolcu Tiyatro’nun “Joko’nun Doğum Günü”nden Dostlar Tiyatrosu’nun “Yaşamaya Dair”ine… Geçen mevsimin en önemli yapıtlarını topluca izleme olanağı buldu İzmir seyircisi.
Alaittin Eraslan Tiyatro Günleri 21 Aralık’a dek sürecek. Ama bu arada bir diğer festival başlıyor. TAKSAV (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakıf)’nın düzenlediği “6. Uluslararası Tiyatro Festivali”. Bu etkinlik içinde de izlenmesi gereken çok sayıda yerli ve yabancı oyun var. Özellikle 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde sergilenecek “Timsah”ı kaçırmayın derim. Haldun Taner’in yazdığı metni Orhan Alkaya yönetiyor. Oyuncular ise KHK ile işlerinden uzaklaştırılan akademisyen dostlar…
Yerimiz dar; sinemadan söz etmeyi başka bir yazıya bırakmak şart oldu ama bu arada ne yapın edin şu filmleri kaçırmayın derim: Finli yönetmen Aki Kaurismaki’nin “Umudun Öteki Yüzü”, İsveçli Ruben Oslund’un “Kare”si, Michael Haneke’nin “Mutlu Son”u, Fikret Reyhan’ın “Sarı Sıcak”ı, Onur Saylak’ın “Daha”sı, Pelin Esmer’in “İşe yarar Bir Şey”i…
Pişman olmayacaksınız….
İyi seyirler!