Hastalıklar ile ilgili herkesin ikinci plana attığı bir konu var. Hastalık geçirmek insan yaşamının doğal bir parçası olsa da aslında karakterimizin gelişimini derinden etkiler. Hastalıklar hayatı öğrenme yolumuzdur. Fakat Kovid-19 gibi bir hastalık atlatmak, farklı mekanizması sebebiyle ruhsal yapımızı ve karakterimizi çok daha derinden etkilemiş olabilir. İçinde ruh ışıltısı taşıyor olsak ta insan vücudu neticede kimyasal ve biyolojik tepkimeler ile hareket eden bir nevi makinedir. Kovid-19 hastalığını diğer hastalıklardan ayıran özellik ise sadece viral bir hastalık olması değil, virüsün bulaşma şeklidir.
Asıl konumuza değinmeden önce konu ile ilgili olacak bir noktayı da düzeltmekte fayda görüyorum. Aşı çalışmaları ile başlayan bir tartışma var. Bir virüse bu kadar olması gerekenden kısa zamanda bir aşı bulunması bazı kesimler tarafından şüphe ile karşılandı. Fakat unutulan bir noktayı hatırlatmakta fayda var. Bilim dünyası koronavirüslere yabancı değil. Bilim, 50 seneden fazladır koronavirüslerin farkında. Daha da ötesi Kovid-19 hastalığına sebep olan virüse de çok yabancı değiliz. Hatta tıp bilimi bu virüsü bu sebeple SARS-CoV-2 olarak adlandırdı. Çünkü 1. Virüsü zaten biliyorlardı. 20 yıl önce SARS hastalığına sebep olan SARS-CoV-1 virüsü ile SARS-CoV-2 virüsü aynı ailenin kardeş virüsleri oldukları için Kovid-19 virüsünü 2. SARS-Cov virüsü olarak adlandırıldı. 20 sene önce SARS için yapılan birçok araştırma virüsün mutasyonlar sonucu yayılımının durması sebebi ile rafa kaldırılmıştı. Kovid-19 salgını sırasında insanoğlu SARS salgınında olduğu gibi şanslı değildi. Mutasyonlar bu sefer virüs lehine çalıştı. Ve Kovid-19 hızla yayıldı. Ancak önceki yapılan SARS çalışmaları da insanoğluna büyük bir zaman kazandırmış oldu. O yüzden aşıya sadece erken bulundu diye karşı iseniz bu bilgi fikrinizi değiştirebilir.
Şimdi ise asıl konumuza gelebiliriz. Araştırmalara göre virüsün bulaşma mekanizması insan vücudunu derinden sarsacak tehlikeleri içerdiği için Kovid-19 hastalığı aşı çalışmalarına rağmen hala etkileri tam olarak belirsiz bir hastalık olarak tanımlanıyor. Hem SARS hem Kovid19 hastalığına sebep olan her iki virüsün sivri proteinleri, hücrelere bağlanmak için anjiyotensin dönüştürücü enzim tip 2 (ACE-2) reseptörünü kullanıyor. ACE-2 reseptörü, birçok organın dokuları arasında ve hatta sinir sistemi dokusunda ve endotel hücrelerinde bulunuyor. Öncelikle akciğerler etkilendiği için biz Kovid-19 u bir solunum hastalığı olarak tanısak ta sinir sistemi üzerine olan etkilerini halen gözlemler ile araştırmalara konu oluyor. Kovid-19 sırasında birçok nörolojik komplikasyonlar gözlemlenmiş. Miyalji ve baş ağrısı nispeten yaygın olanları ancak ciddi nörolojik hastalıklarda nadir görülebiliyor.
COVID-19'un ciddi nörolojik komplikasyonları seyrek olsa da doğası gereği çok çeşitli görülebiliyor. Beyin ve omuriliği tanımlayan nöraksisin hemen hemen her bölümü SARS-CoV-2 ile yaralanmaya açık görünüyor. Nörolojik hastalıkların virüs ile doğrudan sebeple veya bağışıklık sisteminin savunma tepkisi sebebiyle oluştuğu düşünülüyor. Ağır hastalarda inme, bilinç bozukluğu, kas yaralanmaları gibi sonuçlar gözlemlenmiş. ACE-2 reseptörü için transgenik olan farelerde yapılan laboratuvar çalışmaları, SARS-CoV'nin beyne koku alma siniri yoluyla gireceğini ve beyin enfeksiyonuna yol açacağını göstermiş. Bazı hastalarda ise Kovid-19 enfeksiyon sonucu beyinin gri hücrelerine de zarar söz konusu olabiliyor. Yani sadece pandemi stresi ile ilgili olmayan uzun süreli depresyon, unutkanlık veya kişilik değişimleri gibi konularda beyin hasarlarına bağlı olarak halen araştırılan konular içinde yer alıyor.
Düşman diğer hastalıklarda olduğu gibi tek bir noktaya saldırmıyor. Her hücreye ulaşabilen bir noktayı hedef alıyor. Endişe pompalamak gibi olmasın ama ilk doz aşıyı olduktan toplumun pandemi öncesine birden döndüğümüzü düşündüğünü görebiliyoruz. Fakat bu virüs söz konusu olduğunda aşı sadece bir koruma adımı olduğunu unutmayalım. Sağlık çalışanları gibi yoğun virüs ile temas ediyorsanız aşı olsanız dahi Kovid-19 geçirebiliyorsunuz. Dünyadan sıkça bu tür raporlar gelmeye devam ediyor. Şu aşı bu varyanta koruyormuş buna korumuyormuş demek büyük bir yanılgı. Virüsün mutasyonu, vücuda giriş yaptığı, yerleştiği yer ve bulaş olan sayısı dahi sizin hastalığı nasıl geçireceğinizi belirliyor. Daha önce Kovid-19’u hafif atlatsanız ve aşınız olsa dahi bu sefer hastalığı biraz öksürük, biraz koku kaybı ile atlatamayabilirsiniz. O yüzden tedbir, hastalık ile ilgili tüm detaylar belli oluncaya kadar devam etmesi gereken ilk ana savunma silahımız olarak kalmalı. Herkese sağlıklı günler dilerim.