İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı’nın ‘İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi’nin hazırlık aşamasında bir dizi panel düzenleyerek, uzmanların kentin geleceğine ilişkin düşüncelerine başvurması önemli bir girişim. İzmir’in ekonomik, ekolojik ve toplumsal geleceğine ilişkin farklı görüşlerin tartışmaya açıldığı paneller dizisinde ‘İzmir’in 2074 vizyonu’, ‘Gıda ve Tarım’, ‘Körfez ve Havzalar’, ‘Kent için Müşterek Veri’, ‘Bölgesel Kalkınma ve Kentsel Inovasyon’ başlıkları ele alındı. Cumartesi günü gerçekleşen altıncı panelin konusu ise ‘Tasarım Kenti ve Kentin Tasarımı’ idi. Paneller dizisinin ‘Sağlıklı bir İzmir’ ve ‘İzmir’de Birlikte Yaşamak’ panelleri ile devam edeceği söyleniyor.
Bu dizi içinde ‘İzmir’de Sanat ve Kültür’ başlığını da görebilseydik keşke. Çünkü İzmir’in kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır sanat. Çünkü çağdaş bir kentin en önemli özelliklerinden biri demokrasi kültürünü özümsemiş, kendini geliştirmiş bireylere sahip olmasıdır. Vicdan, empati gibi duyguları gelişmemiş, estetik hazlardan nasibini almamış bireylere en ileri tasarımları sunsanız da, onları kentli bireyler yapamazsınız. Geleceğin dünyasını ya robotlara teslim edeceğiz, ya da insani değerlere sahip çıkan gelişmiş insanlara… Bunun için de sanatın yaratıcılığına ihtiyacımız var…
İzmir’in geleceğini tasarlarken kentin kültürel mirasını göz ardı edemezsiniz. Geçmişi bilmeden geleceğe ilişkin tasavvurlar oluşturmamalıyız. Bu kent, bir zamanlar çok kültürlü yapısı ile Avrupa’nın ilgi odağındaydı. İstanbul’un gerisinde kalmayan zengin bir kültür-sanat birikimine sahipti. Bugün, bu özelliğini koruduğu söylenebilir mi? Sanmıyorum… Öyle ise, kentin geleceğini tasarlarken bu konuda ne yapılabilir, üzerinde düşünmeye değmez mi? İzmir’de yapılanları küçümsemiyorum elbette. Yeniden bir dünya kenti yapmak istiyorsak İzmir’imizi, taşra kültürüne teslim olmadan, birbirimizi övmekle zaman yitirmeden harekete geçmenin zamanıdır.
Cumartesi gününün bir diğer önemli etkinliği, Elhamra’da düzenlenen bir kitap lansmanı idi. Yaşamı boyunca İzmir kültürünün farklı yönleri üstüne araştırmalar, yayınlar yapan Yaşar Ürük “Sinema Tarihinde İzmir” adlı yeni kitabında bir zamanlar İzmir’in nasıl bir sinema kenti olduğunu anlatıyor. 242 yazlık sinema, dile kolay… İstanbul’la eş zamanlı hatta birkaç gün daha önce ülkemizdeki ilk sinema gösteriminin (Apollon salonunda) yapıldığı kent…
Ürük, kitabının tanıtımının yapıldığı Elhamra Sineması’nın tarihi üzerinde odaklandı konuşmasında. İlm-ü İrfan Encümeni’nin kurduğu Milli Kütüphane Sineması’ndan İpekçi kardeşlerin işlettiği Elhamra’ya, art arda iki bazen üç film gösterilen yıllara, Devlet Opera ve Balesi tarafından kiralanana kadar uzun yıllar İzmir’in tek kültür-sanat merkezi olmasına değinirken, İstiklal mahkemelerinin bu salonda toplandığını, Atatürk’ün bu salonda iki kez film izlediğini vurgularken belgeleri de göstermeyi ihmal etmedi. Sinemasever İzmirlilerin başucu kitaplarından biri olacağına kuşkum yok “Sinema Tarihinde İzmir” kitabının. Yeni kurulan Ala Yayınevi’nin ilk kitabı bu. Yayınevleri kapanırken böylesi cesur bir işe girişen Mesut Şimşek’i kutlamak boynumuzun borcu. Yayınevinin Genel Yayın Yönetmeni Bekir Yurdakul dostumuzda da başarılar dileyelim.
İzmir’de sanat etkinlikleri açısından yoğun günler yaşadık, geride bıraktığımız iki hafta içinde. 15 Ocak Nazım Hikmet’in doğum günü çeşitli belediyelerin ve sanat kuruluşlarının düzenlediği etkinliklerle anıldı. “Nazım Hikmet Bakü’da” belgeselini izlemek istiyordum, olmadı. Cumartesi akşamı Lozan Mübadiller Vakfı Ege Temsilciliği ve İzmirden Dünyaya Müzik Topluluğu’nun Urla AKM’deki ‘102. Yılında Mübadil Ruhumuz’ konserini de kaçırdım. Ama bu akşam Konak Belediyesi’ ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin AASSM’ye (Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi) ‘Eflatun Nuri Karikatür Yarışması’ Ödül Törenine gitmeyi planlıyorum. Yılbaşından bu yana çok sayıda sergi açıldı İzmir’de. AASSM’de açılan Ertuğrul Tugay’ın “Dağdan Doğadan” adlı fotoğraf sergisi, İzmir Sanat Fabrikası’ndaki Turgut Pura Vakfı resim sergisi, ‘Topraktan Lif’e Lif’ten Renge’ ve ‘Parşömen Bir Serüvendir’ sergileri, Alsancak ARKAS Müzesindeki Miro sergisi, Soart Galeri’deki Defne Küçük’ün seramik sergisi bunlardan yalnızca birkaçı. Özellikle Konak Metro Galeri’deki ‘Sevgili Pinokyo’ sergisini kaçırmamanızı öneririm. İtalyan tasarımcıları ve grafik sanatçılarının efsanevi kukla Pinokyo üzerine kişisel yorumlarını içeren sergi, İzmir İtalyan Konsolosluğu, İtalyan Dostluk ve Kültür Derneği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile kotarılmış.
İzmir’in bir kültür-sanat kenti olarak dünyaya açılmasında uluslararası etkinliklerin rolü azımsanamaz. Cumartesi günü AASSM’de İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği, İzmir Çinliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve Chengdu Somut Olmayan Kültürel Miras Koruma Merkezi işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Çin Yeni Yılı’ Kültür Etkinliği bu doğrultuda atılmış güzel bir adımdı. Çin kültürünün incelikli örneklerini sunan Çinli sanatçılarla İzmir Büyükşehir Belediyesinin müzisyen ve halk oyunları ekiplerini buluşturan etkinlik İzmirlilerin coşkulu alkışlarıyla karşılandı. ‘Nasıl bir İzmir?’ sorusuyla başladık… İşte böyle bir İzmir deyip, bitirelim.