Pandemi tüm alışkanlıklarımızı değiştirmemize neden olurken, sanatla ilişkimizin de eski günleri aratacak bir düzeye gerilemesine neden oldu. Denilebilir ki, değişen yalnızca biçim, çevrimiçi de olsa, gene müzik dinliyoruz, gene film izliyoruz… Oysa, canlı bir konserin, ya da bir sinema salonunda arkadaşlarımızla birlikte film izlemenin keyfinin yerini tutması mümkün değil bu sanal deneyimlerin. Kapanma sona erip, sinema ve tiyatro salonlarının, konser salonlarının açılmasıyla, bu mekanlara bir akın olmayacağı belliydi. Tedirginlik sürüyor… Ama bir yandan da hayatın normal akışına geri dönmüş durumdayız. O zaman, tedbiri elden bırakmadan, sanat yaşamına da dönüş yapmalıyız… Bu noktada, yerel yönetimlere büyük bir görev düşüyor. Pandemi gerekçesine sığınmadan sanat etkinliklerini sürdürme görevi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu görevi en iyi biçimde yerine getiren birkaç belediyeden biri. Belediyenin sitesinde Kültür Sanat sekmesine tıkladığınızda, karşınıza gelen etkinliklerin gerek nicelik, gerekse nitelik olarak doyurucu olduğunu göreceksiniz. Belediye etkinliklerinden zamanında haberdar olamamaktan yakınan İzmirliler için Belediye sitesi dışında başvurabilecekleri bir site daha var: Büyükşehir’in Kültür Sanat Daire Başkanlığınca tasarlanan ve yönetilen “İzmir.art”. Yalnızca, İZBŞB etkinliklerini değil, kentteki tüm sanat etkinliklerini duyurma görevi üstlenen bu sitede yer alan duyurulardan biri, 27 Mart tarihinde başlayacak 40. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri’nin “Hülya-Özdemir Nutku Uluslararası Tiyatro Festivali” adıyla düzenleneceğine ilişkin. Festivale katılmak isteyenler, siteden başvuru koşullarını öğrenebilecek. Yerel yönetim, bir de Oyun Yazma Yarışması düzenliyor, Hülya Nutku’nun adına armağan olarak. Tiyatro yazarlarımızın dikkatinden kaçmayacak bir olanak. Yarışmalar bununla sınırlı değil, karikatür (“Başka Bir Tarım Mümkün” ve “Otopark” temalı yarışmalar), afiş (“İnsan Ticareti ile Mücadele” Temalı Uluslararası Afiş Yarışması), beste (100. Yıl Marşı ve Rüştü Şardağ Beste Yarışması) alanlarında sanatçılarımızı motive edecek yarışmalar sürüyor. Yarışmaların yanı sıra, diğer etkinliklerini de dolu dizgin sürdürüyor Büyükşehir. Hafta içinde, Ahmed Adnan Saygun’u andık, usta besteciyi yitirişimizin 31. yılında, adıyla anılan İzmir’in en büyük sanat merkezi AASSM’de. Haftaya Cumartesi, 15 Ocak’ta doğum gününde Nazım Hikmet’i anacağız; Orhan Aydın, Emin İgüs, Gülcan Altun ve Dengin Ceyhan’ın katılacağı bir programla. AASSM’nin Ocak programındaki İZDSO konserleri, Teoman, Fazıl Say konserleri de kaçırılmayacak etkinlikler arasında. Sergilere gelince, Mizah Festivali’mizin iki sergisi “İzmir’de Bir İstanbul Beyefendisi Abdülcanbaz” ve “Karikatürümüzün Popüler Kahramanları” sergileri ile Akademisyen Sanatçılar Sergisi AASSM’de, “Hayatta Kadın” sergisi ve ‘Yeniden Sinematek’ film gösterimleri İzmir Sanat’ta devam ediyor.

İzmir Şehir Tiyatroları, “Azizname”nin ardından sahnelediği “Tavşan Tavşanoğlu” ile de sağlam bir yapı oluşturduğunu kanıtlıyor. Coline Serrau’nun bu fantastik güldürüsü, gündelik yaşamın karmaşası içinde değerlerini unutan günümüz insanına bir soru yöneltiyor: Uyanmak için daha ne bekliyorsunuz? Uzaylıların gelip sizi kurtarmasını mı?... Elbette, İzmir’in özel tiyatroları da boş durmuyor. Öteki Beriki Tiyatro’nun “Fikriye” ve “Bebekler”i, Özgür Tiyatro’nun “Socrates’in Savunması” ve “Ben Marxist Değilim” izlenmesi gereken oyunların başında geliyor. Tabi, bir de Bornova Şehir Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”…

Söz Bornova’dan açılmışken, madalyonun öte yanına, yani ilçe belediyelerimizin sanatla ilişkisine bakmak istiyorum. Ne yazık ki, bu alanda tablo hiç parlak değil. Üşenmedim, 30 ilçe belediyemizin web sitelerini inceledim. Kültür Sanat, genellikle ‘Hizmetlerimiz’ başlığı altında yer alıyor. Etkinliklerin çoğunluğu da, Ot Festivali (Alaçatı), Nergis Festivali (Karaburun), Çiçek Festivali (Bayındır), Kestane Festivali (Beydağ), Çocuk Şenliği (Karabağlar), Deve Güreşleri Festivali (Selçuk) ile halk dansları ve sanat kursları… Evet, hepsi de ‘Kültür’e dahil, ama sanattan neden bu kadar korkulur, anlamak mümkün değil. Biliyorum, talep yok diyeceksiniz. Ama, talep zamanla oluşur; istikrarlı ve nitelikli bir sunumun karşılık bulmaması düşünülemez. İnanın, her ilçede size yardımcı olmaya hazır çok sayıda sanat insanımız yaşıyor. Yeter ki, siz inanın bu işlerin “boş işler” olmadığına… Bu çöl ortamında bir şeyler yapmaya çaba gösteren yerel yöneticilerimizi ihmal etmeyelim. Çiğli’nin “Fakir Baykurt Roman Ödülü”, Konak’ın “Eflatun Nuri Karikatür Yarışması”, Karşıyaka’nın “Şiir Atölyesi”, Bergama’nın “Uluslararası Tiyatro Festivali Kış Günleri/atölyeler” ile “Fotoğrafçılar Buluşması” olumlu örnekler arasında. Ama, 30 ilçenin büyük kısmı pandemiye sığınıp, perdelerini çekmiş durumda… Pandemiden önce ne vardı derseniz, o zaman da pek bir şey yoktu, ne yazık ki… Büyükşehir, ilçelere de sanat götürmek için çabalıyor (konserler, film gösterileri) ama çözümü yerelde aramak lazım. İlçe belediyelerinin bu konuya kafa yormaları gerekiyor galiba…