Pandemi sürecinde açılan Sergül Okay Sanat Merkezi, İzmirlileri farklı sanat dallarıyla buluşturuyor. Galerinin yöneticisi olan Sergül Okay ile sanat galericiliğini ve toplumsal katkısını konuştuk
Küresel salgın sonrası İzmir’in sanat yaşamında gözle görülür bir canlanma söz konusu. Bu şüphesiz, toplumsal yaşamın çağdaşlık yönüyle gelişimi açısından son derece önemli. Söz konusu canlanma içerisinde, kentte, yeni yeni sanat galeri de açılıyor ve sanatseverlerin sanatın değişik dallarıyla buluşmalarına neden olunuyor. Salgın döneminde açılmasına karşın sonrasında adından söz ettiren yeni sanat galerilerimizden birisi, Pasaport’taki Sergül Okay Sanat Galerisi. Galerinin kurucusu ve yöneticisi Sergül Okay’ın sanat galerisi geçmişi neredeyse kırk yıla yaklaşıyor. Dolayısıyla uzmanlığının getirdiği yetkinlik söz konusu. Sergül Okay ile daha önce Ankara ile İstanbul’da, son olarak da İzmir’de açtığı sanat galerilerinden hareketle galericilik üzerine söyleştik.
'BURADA YAŞAMAK KOLAY'
- Sevgili Sergül Okay, önce Ankara ardından da İstanbul’da sanat galerileri açtın ve yönettin. Şimdi de İzmir’deki galeriyi kurdun. Her üç kentimizdeki sanat galericiliği geçmişini, oralarda kaçar yıl geçirdiğini de belirterek özetler misin?
- Ankara'da, 1992 yılında açtım ilk galerimi. Kızımın ismini verip; “İlayda Sanat Galerisi olsun” dedim. Çünkü benden sonra o devam etsin istemiştim. 2002 yılında İstanbul'da, galerimizin şubesini açtık. Oranın yöneticiliğini İlayda sürdürdü ve dileğim gerçekleşmiş oldu böylece. İlk günden bu güne hep kaliteli sergiler yaptık. Önemli sanatçıların eserlerini sergiledik ve gelecek vaad eden genç sanatçıları destekledik. Özel koleksiyonlara, kurum koleksiyonlarına danışmanlık hizmeti verdik. O yıllar Ankara'nın en güzel zamanlarıydı. Ben de Ankara'daki sanat ortamına katkı sağlamak için çok emek harcadım. Bir memur kenti olan Ankara'da, insanların alım gücü İstanbul'a göre daha düşüktü. Fakat sanata ilgileri yüksekti. Yıllar geçtikçe resim seven, resim satın alan ciddi bir sanatsever grubu oluştu çevremizde. Düzenli olarak, taksitle resim sattığım müşterilerim oldu. Beni çok mutlu eden zamanlardı; hem sanatçıyı ekonomik olarak desteklediğim hem de insanlarda sanat sevgisi oluşmasına katkı sağladığım için çok mutluydum. İlayda Sanat Galerisi'ni, Ankara'da 20 yıl, İstanbul'da 18 yıl yaşattık. İzmir'de yeniden başladım galericiliğe. Galeriyi açalı 2 yıl olmadı daha.
- Niçin İzmir? İzmir’deki sanat galerisini açalı, belirttiğin gibi iki yılı geçti. Öncelikle İzmir’e yerleşme kararını niçin aldın? Bu sorunun devamı olarak; İzmirlinin sanat galerilerine, genelde de plastik sanatlara ilgisi hakkında ne söylersin?
- Gururla söylüyorum; İzmirliyim ben, liseyi bitirene kadar da İzmir'de yaşadım. İzmir Kız Lisesi mezunuyum. Sonra üniversiteyi okumak için Ankara'ya gittim. Ardından İtalya'da yaşadığım bir dönem var. Sonra tekrar Ankara. Ankara'da evlendim ve orada devam ettim yaşamıma. Ama doğduğum kente özlemim hiç bitmedi, aklımda hep İzmir'de yaşamak vardı. Ankara'daki galeriyi kapattıktan sonra önce Bodrum'a yerleştim fakat çocukluğum, gençliğim, anılarım beni İzmir'e çağırıyordu. O çağrıya uydum ve yıllar sonra İzmir'e döndüm. 10 yıldır burada yaşıyorum. İyi ki gelmişim. Yaşamak kolay burada. Beni çok mutlu eden bir kent İzmir. Ama sorunuza sanat ortamı açısından cevap verirsem, o zaman hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmeliyim. Sanata ilgi çok düşük, en iyi sergileri de açsanız gelen, ilgilenen, evine orijinal resim almak isteyen insan yok denecek kadar az maalesef.
ÖĞRENCİLERE BURS OLUYOR
- İzmir’deki sanat galericiliğini değerlendirmenle bağlantılı olarak İstanbul ve Ankara’daki sanat galerileriyle koşut İzmir’in bir değerlendirmesini yapar mısın? Ankara ve İstanbul ağır basıyorsa öne çıkan özellikleri nelerdir?
- Galericilik yapmak çok keyifli ama aynı zamanda çok da yorucu bir iş. Ankara ve İstanbul'daki yoğun çalışma ortamı beni çok yormuştu. Biraz ara verip dinlenmek istemiştim. Bir taraftan dinlendim ama boş durmadım, sanattan uzaklaşmadım. Kendi koleksiyonumdaki eserleri satarak burs verdim öğrencilere, hâlâ da vermeye devam ediyorum. Öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak en büyük mutluluk ve tatmin benim için, kendimi işe yaramış hissediyorum. İhtiyacı olan bir gence maddi katkı sağlarken, ülkeye de katkı sağladığımı biliyorum. Bursları ömrümün sonuna kadar, gücüm yettikçe, sürdüreceğim. Uzun bir dinlenme süreci yaşadım ama tekrar çalışma, üretme isteği beni rahat bırakmadı. İzmir'in iyi sanat galerilerine ihtiyacı olduğunu biliyordum. Ben de iyi işler yapmak, iyi sanatçılara sergi açmak için yola çıktım ve bu amaçla yoluma devam ediyorum. İzmir'de, sanat açısından çok sorun var. Açılan sergiler genellikle İzmirli sanatçılarla ve hep aynı isimlerin katılımıyla gerçekleşiyor. İzleyici ve alıcı kitle yetersiz. İzmir'de daha çok yeme, içme, gezme kültürü yerleşmiş durumda. Ben, Türkiye'nin önemli sanatçılarını İzmir'e getirme, onların eserlerini İzmirli sanatseverlerle buluşturmayı istiyorum. Hedeflerime ulaşmak için de çok çabalıyorum. Umarım Ankara ve İstanbul'daki tecrübelerimle başarabilirim bunu.
- İzmir’deki sanat galericiliğinin canlanması için elbet önerilerin vardır. Sıralar mısın?
- Hayatın sadece yeme içme ve keyiften ibaret olmadığını, sanatın insanların ruhunu besleyen en önemli unsurlardan biri olduğunu ve sanatta, yerel kalmanın yeterli olmayacağını, evrensel olana ulaşmak gerektiğini anlatmamız lâzım. Nasıl olur bilmiyorum ama bunu başarmalıyız. Hep denir ki, “İzmirli sanat eseri alır ama gidip İstanbul'dan alır”. İşte bu, İstanbul'dan resim almak İzmirli için bir prestij konusuysa bunu değiştirmek için ne yapabiliriz, onu uzun uzun düşünmek, konuşmak gerek.
- Yönettiğin sanat galerilerinde sergi açan sanatçıların isimlerini sıralar mısın?
- Türkiye'nin en önemli sanatçılarının hemen hepsine sergi açtığımı söyleyebilirim. Tek tek isim saymakla bitiremem. Bundan dolayı da çok mutluyum, gururluyum.
- Yurt dışındaki, özellikle de Avrupa’daki sanat galerinin işleyişlerini ele aldığında ülkemizdekilerle karşılaştırma, kıyaslama yapar mısın?
- Yurt dışında galerilerin yaşaması daha kolay çünkü sanatla ilgili bir kitleye hitap ediyorlar. Sanatı seven, sanatın değerini bilen, sanatı yaşamına katmış, sanata meraklı bir toplumda galericilik yapmak çok keyifli olmalı. Bizde; hem sanata uzak hem de önceliği karnını doyurmak olan bir kitle var. Ayın sonunu nasıl geçireceğini düşünen insanlar için sanat hiçbir şey ifade etmiyor tabii ki...
Sanat galerilerinin önemi
- Bir sanat galerisinin varlığı sence niçin önemlidir?
- Sanat galerileri bir toplumun kültürel ve sosyal gelişimine katkı sunan alanlardır. Toplumun eğitimine katkı sağlayan, besleyen, dinginleştiren, zenginleştiren, sosyalleştiren bir yapısı vardır. Galerilerde sadece sergiler açılmaz, kültür-sanat sohbetleri de yapılır. Güzel sanatlara ilgi duyan herkesin buluşma, toplanma yeridir galeriler. İnsanları besler, düşündürür, geliştirir. Sanatçıyla sanatsever arasında bağ oluşturur, sanatçıyla sanatseveri sıcak bir ortamda buluşturur.
- Önümüzde yaklaşan yerel seçimler var. Adaylardan vaat üstüne vaat dinliyoruz. Aralarında sanatı telaffuz eden var mı? Bunca yıllık sanat galerisi yöneticiliğinde yerelden genele siyasilerin ilgi düzeyleri hakkında gözlemlerin nasıl oldu? Bundan sonrası için umutlu musun?
- Maalesef umudum yok ve bu bizim açımızdan büyük bir yara. Çünkü sanatı en çok desteklemesi gereken kesim, yerel yönetimler ve devlet kurumları değil mi? Ama sanata ilgisi olan yönetici çok az, zaten devlet politikası olarak da böyle bir çaba yok ortada. Bazen kişisel ilgisi gereği sanata destek veren yöneticilerle karşılaşıyoruz ama belirttiğim gibi sayıları o kadar az ki. Umutlu muyum? Umutlu değilim aslında ama umutlanmak istiyorum. Toplum olarak her alanda umuda çok ihtiyacımız var, sanat alanında da öyle... Umarım toplum sanatla daha çok ilgilenecek düzeye yükselir, devlet ve yerel yönetimler sanata daha çok yatırım yapar, dünyamız sanatla güzelleşir, insanlarımız sanatla iyileşir. Dileğim ve umudum budur.