İnsanoğlu medeniyeti binlerce yıl önce kurdu ama en ilkel davranışlardan biri olan şiddet halen daha dünyadaki her toplumun en önemli sorunu olmayı sürdürüyor.

Şiddet, sadece onu uygulayan veya maruz kalanı değil; toplumun her kesimi derinden etkileyen ve yaralayan bir olgu.

Son yıllarda Türkiye’de yaşanan ve toplumsal travma yaratan olaylara baktığımızda, akla ilk olarak kadın cinayetleri, çocuk cinayetleri, tecavüz olayları ve hayvan katliamları geliyor.

*

Özellikle kadına, çocuğa ve hayvana yönelik şiddet vakalarındaki artış bu meselenin ne denli yaygın ve çözüme muhtaç bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.

Kadına yönelik şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik boyutlarıyla toplumsal yaramız olmayı sürdürüyor. Çocuklar, şiddet karşısındaki en savunmasız kesimlerden biri ve mevcut sistem maalesef onları yeterince koruyamıyor.

Hayvanlara yönelik şiddet ise genellikle göz ardı edilen ya da hafifletilen bir konu. Oysaki hayvanlara yönelik şiddetin, daha büyük şiddet eylemlerinin ilk adımı olduğu bilimsel verilerle de kanıtlanmış durumda. Yani hayvanları sevin veya sevmeyin; onlara uygulanan şiddetin karşısında bugün yer almıyorsanız, yarın insana yönelik şiddetin meydana gelmesine de dolaylı yoldan izin vermiş oluyorsunuz.

*

Toplumumuzda şiddetin bu denli artmasının temeli adalet sistemindeki sorulara dayanıyor. Kadın katillerinin, çocuğa tecavüz edenlerin hapiste 10 yılını bile doldurmadan yeniden sokaklara salınması, şiddet eğilimi olanlara cesaret veriyor. Ayrıca bu ülke eski eşini yaralayıp hapse giren; sonra iyi halden salınıp ilk iş, eski eşini öldüren çok adam gördü! Hayvan katilleri ise hapis cezası bile almıyor. Hal böyle olunca zavallı hayvanlar, psikopatlar için en kolay av olmaya devam ediyor.

Her şeyden önce devletin tüm gücüyle şiddete geçit vermeyen bir yapıda olması gerekiyor. Şiddet uygulayanlara iyi hal olmaksızın ağır cezalar verilmesi ve bu cezaların sonuna kadar uygulanması lazım ki başkaları için caydırıcı olabilsin.

Şiddetin engellenmesi tabii ki çok yönlü bir konu; sadece cezai yaptırımları artırmak tek başına çözüm değil. Eğitim, aile içi yetiştirme, erken yaşta şiddet eğilimi gösteren çocukların profesyonel destek alması, toplumsal farkındalığın artırılması gibi konular da son derece önemli.

Bütün bunlar sağlanmadan toplumumuzda şiddetin azaltılması maalesef mümkün değil.