SOMA301'İ
UNUTMA-DIK...
‘’bu coğrafyada şehirler, sokaklar, evler ölümle tarif edilirler,
kalbinden sola dön,
301 adım git,
çünkü onlar artık hiçbir yere gitmeyecekler!’’
(Haluk Işık)
Bugün; her zaman aydınlık ve güzel Türkiye’nin en karanlık, en uzun…
Ve en kahırlı gününün adıdır...
Yüzlerce yetimin, oğulsuzların, kocasız bırakılanların isyanıdır!
Bugün kömür karası acının adı; Soma'dır, Soma301'dir...
Hani fıtrata, kadere bağlanan!..
**
13 Mayıs...
Soma maden faciasının 6. yıldönümündeyiz.
Pardon!
Katliamın!..
**
Vicdanımızla, kor olmuş yüreğimizle SO(R)MALIYIZ yas evinde..
Aklımızdan hiç çıkmayan...
O acılı madenciye -aslında hepimize, insanlığa atılan- o tekmeyi!
"Sorarlar bir gün sorarlar!"
Sonra "Ayağım incindi" diye iş göremez raporu alan tekmeciyi!
"Sorarlar bir gün sorarlar!"
Unutmamalıyız;
Unutturmamalıyız!
UNUTMA-YIZ!
O tekmeyi, tekmeciyi!..
1000 yıl geçse de!..
**
İnsanlıktan çıkartılan, yoksulluğa mecburlanan!
Birbirlerine;
“Madenci savaşan bir asker gibidir.
Savaş halindeki bir orduya benzer ve sürekli tetik olması lazım.
Biz doğanın dengesini bozuyoruz.
Adamın ciğerini söküyoruz.
Doğa da onun karşısında tepki veriyor.
O tepkiyi sürekli uyanık olup zamanında tespit edip önlemlerini almanız lazım” diyen madenci unutulur mu?
Unutulur mu o güneşe hasretler?
Unutulur mu o elleri siyaha boyalılar?
**
Yıllardır “kömürcülükten’’ başka bir iş yapamayan!
“Gün aydın olmaz
yine de
gün karadır karanlıktır”ı dilinden düşürmeyen
Gözü yumuk çalışan, güneşe bile bakamayanların.
Gözü yaşlı anaların, gelinlerin, babaların... Babasız bırakılanların...
Çığlıklarının...
Ağıtlarının..
Soma’sını…
NASIL UNUTURUZ?
**
Adalet arayan Soma301’i…
Adaletsizlerin peşindeki kadersizlerini…
Ambulansa binerken ‘’sedye kirlenmesin’’ diye sarı çizmesini çıkarmak isteyen emekçiyi…
Üzeri kirlenmesin diye emekçiye yaklaşmayan,
"Güzel öldüler" demiş
Bakan Bey'i UNUTMAK olur mu hiç?
"Yüz karası değil kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası" yazan "Garip Şairi" de!..
**
"Abi Mahmut çıkmadı.
Mahmut çıkmadı!
Beni bırakın onu alın abi,
Onun karısı hamile." diye ağlayan...
O yerin kat kat altında çalışan, bir avuç kömür için ömrünü veren madenciyi unutmak!
Yakışır mı hiç?
UNUTMAK ELDE DEĞİL!
**
Tazminat isteyen ailenin davasında ‘’vicdansızlık savunması’’ yapan, 393 bin lira tazminat için; “Felaketi özlenir hale getirecek kadar çok” diyenleri!
O buz tutmuş vicdanları..
Bugün affa uğramış, elini kolunu sallayarak aramızda dolaşan "sanıklarını"...
Nasıl UNUTURUZ?
Hele faciadan 20 gün önce muhalefetin Soma’da İş güvenliği, işçi güvenliği ile ilgili 20 verdiği önergeyi reddedenleri..
**
Soma301’i; “emekçinin kaderi/ alın yazısı’’ olarak görenler!
Biliniz ki;
Yüreğimiz hep SOMA karası!