Kış iyice yüzünü gösterdiği şu günlerde ya evde film izleyeceğiz ya da içimizi ısıtacak tiyatro oyunları, sergilere gideceğiz. Birkaç tiyatro önerisiyle geldim size, bir sonraki yazım sergiler ve filmler olacak. Keyifli seyirler.
Mercaniye Çok Yaşa
20 Ocak Pazartesi, 20:00/ İstinyeArt %100 Performans Arena
Dönemin tınılarını yansıtan şarkıları, sirto’su, longa’sı, sirtaki’si, marşları; izahsız mizahı ve ibretlik karakterleriyle dopdolu bir sahne deneyimi sunuyor.
Osmanlı’nın son günleri…
İmparatorluğun bir zamanlar görkemli olan donanması, yirmi yıldır Haliç’te derin bir uykuya dalmış. Hayal bu ya, bu donanmanın çürüyen gemilerinden biri de “Mercaniye” olsun. Zamanında bir yolcu gemisi olarak Fransa’dan satın alınmış, üstüne birkaç top eklenip savaş gemisi süsü verilerek donanmaya dahil edilmiş.
Bir tarafta Kasımpaşa kahvelerinde ömür çürüten, liyakatsiz ve az sayıdaki mürettebat; diğer tarafta kaderine terk edilmiş bir gemi: Mercaniye. Bahçeler kurulmuş, tavuklar geziniyor, çardaklar çatılmış, inekler otluyor... Bir su üstü köyü misali...
Aslan binenin, kılıç kuşananın; Mercaniye, Asaf Kaptan’ın
Yirmi yıl boyunca denizlerde kahramanlık hikayeleri yazmayı hayal eden Asaf Kaptan, büyük bir azimle bu anı beklemiş. Ancak ne yazık ki bu topraklar, onun hayallerini de yutmuş. Bozuk teçhizatı, çürük gövdesiyle Mercaniye’ye mahkûm olmuş. Yanında tayfaları Şerif Ali, Kazel ve Mimhal…
Fonda bitmeyen savaş söylentileri, İstanbullunun sırtındaki ekonomik kriz… Tüm bu karmaşanın tek tanığı ise geminin gedikli hayaleti: Mesaret.
"Mercaniye Çok Yaşa" ile bu su üstü hikayesinin izini sürmeye hazır olun!
Meçhul Paşa Tiyatro Oyunu
*21 Ocak Salı, 20:00/ İstinyeArt %100 Performans Arena
*22 Ocak Çarşamba, 20:00/ Bostanlı Suat Taşer Salonu
"Meçhul Paşa", efsanevi mizah gazetesi Marko Paşa’nın masalsı günlüğünü tutan, şenlikli bir ortaoyunu!
Dönemin önemli isimleri Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve karikatürist Mustafa Mim Uykusuz’un bir araya gelerek çıkardıkları, Türkiye’nin ilk siyasi mizah gazetesi Marko Paşa’nın 1946 yılında başlayıp meçhule giden serüvenine tanıklık edin.
Bir cılız kalemin dile getirdiği hakikatin öyküsü.
Toplamda 7 farklı isim, 8 gazete sahibi, 10 yazı işleri müdürü, 9 matbaa ve 10 adres değişikliğiyle, dönemin çetin koşullarında “devleri bile korkutan” ve tüm zorluklara rağmen 77 sayı çıkarabilen bir gazete...
Bu macera sırasında gazeteye açılan 16 davanın ardından yazarlar toplamda 8 yıl 2,5 ay hapis yatmış; ama Marko Paşa gülmeyi ve güldürmeyi asla bırakmamış.
Gökten düşen üç ilham perisi, elmalarını bu yazarlara paylaştırmış. Ancak onların muratlarına erip ermediğini bilmek mümkün değil; kerevete çıkmadan görülmez...
"Gülmezsen cehennemdesin."
İyi seyirler!
Kadınlık Bizde Kalsın - Sevme Beni
*25 Ocak Cumartesi, 20:30/ Bostanlı Suat Taşer Salonu
İlk kez 1993 yılında Yılmaz Erdoğan tarafından yazılan ve rekor sayıda seyirciye ulaşarak büyük bir başarı yakalayan “Kadınlık Bizde Kalsın”, uzun yıllar boyunca kadınların sesi oldu. Aradan geçen 31 yılın ardından oyun, Yılmaz Erdoğan tarafından yeniden kaleme alındı ve “Kadınlık Bizde Kalsın/Sevme Beni” adıyla sahnelere geri dönüyor.
Bu süreçte geçen yıllar, ne yazık ki kadın cinayetlerinin, kadına karşı şiddetin, tacizin ve istismarın önüne geçemedi. Ancak, daha özgür ve daha eşit bir gelecek ümidiyle, Yasemin Yalçın yeniden seyirciyle buluşuyor.
“Yani, sen iyi bir çocuğa benziyorsun… Ama hepiniz bir zamanlar iyi bir çocuktunuz ya da en azından öyle görünüyordunuz. Biz kadınlar... artık hiçbirinizin bizi sevmesini istemiyoruz. Siz, insan gibi sevmeyi öğrenene kadar…”
Bu güçlü ve etkileyici oyunda, kadınların sesi yankılanmaya devam ediyor.
Kötü Bir Gün
30 Ocak Perşembe, 20:30/ Bostanlı Suat Taşer Salonu
'Kötü Bir Gün'; seyirciyi sürekli şaşırtarak ilerleyen oldukça eğlenceli bir kara komedi. Temponun hiç düşmediği ve heyecanın sürekli doruklarda gezindiği bu polisiye hikâyede, seyirci karşı karşıya kaldığı bulmacanın cevabını bulduğuna emin olduğu noktada yeni bir bulmaca ile daha karşılaşacak! Oyun içinde oyun şeklinde ilerleyen, Gürgen Öz ve Aşkın Şenol’un harika performanslarıyla renklenen bu keyifli tiyatro şölenini kaçırmayın!
Eşinden boşandıktan sonra, dededen kalma apartmana taşınmak zorunda kalan psikolog Erdem, çocukluğundan beri hiç uğramadığı ve uzaktan idare ettiği bu üç katlı küçük apartmanda sadece apartman görevlisi Yakup’un kaldığını fark eder. Taşındığının ertesi günü onu ziyarete gelen Yakup, üst katta yaşayan yöneticinin birkaç gün önce intihar ettiğini haber verir ve ayrılır. Erdem bu garip olayın şokunu yaşarken Yakup bambaşka bir kişiliğe bürünmüş halde tekrar geri gelir. Erdem bir psikolog gözüyle fark eder ki; Yakup’un iki kişiliği vardır ve ikinci kişiliği Erdem’e bazı önemli konularda itiraflarda bulunmak istiyordur. Şimdi iki adam bu dairede bir şekilde sıkışıp kalmışlardır ve birbirlerini, tam aksi fikirlere ikna etmeye çalışacakları heyecanlı bir süreç başlar. Seyirciyi şaşırtmayı başaran ve toplumsal konular, toplum & birey ilişkisiyle ilgili düşünmeye sevk eden bu anlamlı oyunu kaçırmayın.