Hızla yayılan Covid-19 hastalığı için bir tedavi geliştirme yarışında, dünya çapında onlarca ilaç test ediliyor. Bu tıp dünyası için acil bir görev oldu. Çünkü en son veriler enfekte kişilerin yaklaşık yüzde 20'sinin ciddi bir hastalığı olduğunu ve yaklaşık yüzde 2 ila 3’nün ölebileceğini göstermektedir. Peki Covid-19'a neden olan virüs tıp için neden daha da zor bir hedef oldu. Ayrıntıları paylaşmak istedim. Tehlike patojenin kendisinden kaynaklanıyor: SARS-CoV-2 adlı bir virüs.
Virüsler neden tıp için bu kadar zor bir hedeftir?
Virüsler en tuhaf mikroplardır. Virüsler sadece bir avuç molekül kullanarak, her türlü küçük şekilde bir araya gelirler. Sadece küçük bir talimat listesi ile tüm ekosistemlerde hasara yol açabilir. Hava, su, toprak ve damlacıklar yoluyla konakçılar arasında seyahat edebilirler. Hızla mutasyona uğrarlar. Ve okyanuslardan gökyüzüne kadar her yerdelerdir.
Bakteri ve mantar gibi bulaşıcı ajanlarla karşılaştırıldığında virüsler çok daha küçük ve basittir. Aslında, virüsler diğer mikropları bile hasta edebilir. Yine de o kadar basitler ki, çoğu bilim adamı onları canlı organizmalar olarak dahi görmemektedir.
Örneğin, poliovirüs sadece 30 nanometre genişliğindedir. Covid-19'un arkasındaki SARS-CoV-2 virüsü yaklaşık 120 nanometredir. Virüsler ile kıyaslama olması için yazalım. E. coli bakterisi SARS-CoV-2'den 16 kat daha büyüktür. İnsan kırmızı kan hücresi ise bu virüsten 64 kat daha büyüktür. Bir insan hücresi 20.000 farklı türde protein kullanır. HIV virüsü sadece 15 adet protein kullanır. SARS-CoV-2 ise 33 adet protein kullanıyor.
Virüslerin tedavisini zorlaştıran bir diğer konu ise bakteriler ile karşılaştırdığımızda daha net anlaşılır. Bakteriler gibi daha büyük patojenler, kendilerinin kopyalarını çıkarmak ve kendi düşman enfeksiyonlarıyla savaşmak için ihtiyaç duydukları moleküler araçları bünyelerinde depolarlar. Bu araçlar aynı zamanda bakterileri antibiyotiklere, bakterilerdeki moleküler mekanizmalara müdahale eden, ancak insan hücrelerininkine müdahale etmeyen ilaçlara karşı savunmasız kılan da şeylerdir. Bu nedenle net bir şekilde hedeflenebilirler. Ancak antibiyotikler virüsler üzerinde işe yaramazlar. Çünkü virüsler kendi başlarına çoğalmazlar. Aksine, hücreleri istila ederler ve ev sahiplerinin makinelerini kopyalarını çıkarmak için ele geçirirler. Bunun yanında bakteri hücreleri insan hücresinden çok farklıdır. Bu yüzden ilaçlar için birçok farklı hedef noktaları vardır. Virüsler ise insan hücrelerinde çoğaldığından hücrelerimizle aynı mekanizmaları kullanırlar. Bu nedenle virüsü hedefleyen ancak hücreye de zarar vermeyen ilaçlar bulmak daha zor olmaktadır.
Ayrıca çok çeşitli virüsler var ki bunlar hızla mutasyona uğrayıp değişiyorlar. Bu nedenle bir virüse karşı uyarlanmış tedaviler ve aşılar zamanla etkinliğini de kaybedebiliyor.
Virüsleri tedavi etmeyi zorlaştıran bir başka faktör de vücudumuzun onlara nasıl tepki verdiği. Bağışıklık sistemi bir virüs tespit ettiğinde, antikor yapar. Bunlar, bir virüse veya virüs bulaşmış bir hücreye bağlanan, onu yıkım için işaretleyen veya yeni hücrelere bulaşmasını önleyen proteinlerdir. Sorun şu ki, bir virüs çok fazla hasara neden olabilir. Ve bağışıklık sistemi savunmasını almadan önce diğer insanları enfekte edebilir. Bu savunmalar devreye girdiğinde ateş ve iltihaplanma gibi başka sorunlara neden olabilirler. Ve bu semptomlar ortaya çıktığında, virüs zaten azalmış olabilir veya harekete geçmek için çok geç olabilir.
Genellikle virüs hastalıkları kendilerini gösterirken, o virüs o kişide kopyalanma aşamasını geçmiştir. Virüs hastalığının birçok belirtisi aslında hastalığa karşı bağışıklık sisteminin bir yanıtının tezahürleridir. Bu nedenle çoğu zaman birisinin aslında bir virüs enfeksiyonu olduğunu anladığınız anda zaten hasta iyileşmeye başlamış olmaktadır.
Bununla birlikte, etkili tedaviler dünyaya sunulsa bile, virüs muhtemelen bir tehdit olarak kalacaktır. İnfluenza (Gribe verilen tıbbi isim) da öğrendiğimiz gibi, güncellenmiş aşılara, yeni tedavilere ve uzun bir halk sağlığı tepkisi geçmişine rağmen, dünya da her yıl on binlerce grip kaynaklı ölüm gerçekleşmektedir. Covid-19 da kalıcı bir tehdit olarak kalabilir. Bir virüsle savaşmanın en iyi yolu enfeksiyonların yayılmasını azaltmaktır. Açık olmak gerekirse, bir virüsle savaşmanın en iyi yolu ilk etapta enfeksiyonları önlemektir. Ve bu, bir salgın sırasında karantinalar ve sosyal uzaklaşma gibi halk sağlığı önlemlerinin yanı sıra, 20 saniye boyunca sabunla özenli ve sağlam birleşti el yıkama gibi kişisel taktiklere bağlıdır.