Gerçekten çarpıcı. Çok çarpıcıydı… Kibirin, basiretsizliğin, duyarsızlığın, zaafların, tavırsızlığın biraraya geldiği fotoğraf! “Öylesine geçiştirilecek, anlık tepki gösterilip unutulacak bir fotoğraf değil bu”, meslektaşımız Mustafa Hoş’un dediği gibi…
“Bütün kirliliği ve suçları ile bir dönemi aklama meydan okuyuşudur.
İnsani ve vicdani bütün değerleri takmam kibridir ve bunun bir bedeli olmalıdır.”
Xxx
Devam ediyor Mustafa Hoş: “En kötüsü de olan biten her şeyi ‘bir fotoğraf’ diye küçümsemesi. O ‘bir fotoğraf ‘değil. Gözaltılar, hapisler, açlığa mahkum edenlerin, ağacı doğayı yok edenlerin, ihmal cinayetlerinin, çocuklara tecavüz edenlerin suç ortakları.
Suç ortaklığı yapmış, gazeteciliğe ihanet etmiş, çıkarları için insanların hayatlarıyla oynamış kişilere tepki intikam/ düşmanlık değil insani bir reflekstir. Basit bir sağlaması var. İmamoğlu aynı kişilerle seçim otobüsüne çıkıp oy istedi mi? Bunlar yol arkadaşım diyebildi mi?
Ne diyor İmamoğlu: ‘Beni tanısınlar. Hakkımda kötü yazmazlar.’
İmamoğlu tetikçi ile gazeteciyi bile ayıramıyor. Sanki onların iradesi var. Var olmak için efendileri ne isterse onu yaparlar. Yapacaklar. Vız gelir tırıs gider, bu kafanın sözleridir. Bu mu büyük resmin? Ben İmamoğlu’nun hala asıl meseleyi anladığını sanmıyorum. Linç edildiğini falan söylüyor, ortada bir linç yok! Bir dayatmaya, kirli bir dönemi aklamaya vicdani bir itiraz vardı. Hiç kimse bu garabet dönemin hastalıklı durumlarını geleceğe taşıyamaz. ‘Ben istediğimi yaparım’ diyemez!”
xxx
Bizler onurlu gazetecilikten başka işi olmamış gazetecilik yolcusuyuz! Gördüğümüzün tanıklığını yaparız. Toplumun bilgilenme hakkına hizmet ederiz. Okan Yüksel ustamız gibi hep söyleriz; “palto değil kafa tutan gazetecileriz!” Bütün namuslu onurlu gazeteciler gibi; bir ayna olan gazeteye yansıtırız sorunları, eğrileri, doğruları. Yaşadığımız çağa, tarihe tanıklık edenlerdeniz. Halktan yana taraf oluruz, itirazları yüksek sesle dillendirilir. Birilerinin sesi olmayız, toplumun sesi, vicdanı oluruz. Ve yine hep deriz ki; “Gazetecilik de bir direniştir, yaşamın ta kendisidir!”
Dolayısıyla; bu bizim de içimizi acıtan “bir fotoğraf” konusunda da tavrımız nettir. Toplumsal tiksintiden payını almış, çıkarları için her türlü güç odağına yaslanmış tetikçiler; “gazeteci” yerine konulmamalı, “gazeteci” zannedilmemeli!
xxx
TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın şu sözlerinin altına bizler de imzamızı atarız; “Tavrımız bilinsin... Tetikçiler varsa, gazeteciler daha çok var. Eski düzen diyen varsa, gerçek bir dönüşüm, hesaplaşma diyen çok daha fazla var. Bu ülkenin dürüst ahlaklı insanları, yalnız değiliz, birlikte başaracağız.”