Çünkü bilmenin, ayrımında olmanın, insanlığın çiçeklendirdiği değerlerin, kuralın, yasanın, bir arada yaşamanın erdemini bilmez.

Yeryüzü tarihinin kanlı, perişanlık ve sefillik sızan sayfalarına bakın. Bütün patronları, cehalete övgü düzer. Doyacağı kadar besler, eline baktırır, köleleştirir, oy deposuna çevirir. Nihayet onu tetikçiye dönüştürür. Artık cehalet, kötülük aparatıdır, önce besleme ve kısa süre sonra ödenekli tetikçi olmuştur. Bilememenin, görememenin, dünyaya ayak uyduramamanın, bir türlü çözemediğinin körlüğü psikopatlığa, çaresizliğe, kısa sürede saldırganlığa ve kıyıcılığa evrilmiştir.

***
 

Bütün bunlara hakkı, yetmez görevi olduğu pompalanır. Tanrı adına denir, devlet millet adına denir. Hiç biri hakkında zerre kadar bilgisi, fikri, ahlakı ve namusu olmayan cehalet, yaptıklarına ve yapacaklarına kılıf bulmuştur. Bu çıta aşıldığında, gerisi kolaydır. Çalabilir, dilenebilir, alttakine zorba üsttekine paspas kesilebilir, trafiği cehenneme çevirebilir, bir türlü onaramadığı erkekliğini kadını döverek, öldürerek kanıtlayabilir, kadınsa kurnazlıkla bunları birer kazanca dönüştürebilir. Devletten himmet, tanrıdan cennet, çevresinden itibar beklerken, bunlar uğruna kılını bile kıpırdatmaz, kölelik ve kulluğun bunlara yeteceğini sanır. Sürüleşmekten başka çaresi yoktur, tek başına bir zavallı, benzerleriyle toplaştığında zebanidir. Uyuşturucudan tecavüze, devleti ve halkı soymaktan yasaların ve ahlakın gereğinden kaçma kurnazlığına, her haltı yaşayabilir. Hiçbir haksızlığa karşı çıkmaz, çünkü haksızlık yapma sırasının kendisine gelmesini bekler. Akıllı değildir ama mükemmel bir kurnazlığa, içgüdüye, çıkarcılığa, utanmazlığa, yüzsüzlüğe sahiptir. Cehaletin, herhangi bir konuda standardı, kerterizi yoktur. Aklı, algısı, yorumlaması, vicdanı son derece kaypaktır. Anında dönebilir, satabilir, ihanet edebilir. En önemlisi bilmekten, bildirilmekten nefret eder.

Bu aşağılık ruhu uyandırmaya, insani kılmaya çalışanlar, tarih boyunca olmadık acılar çekti. Cehaleti payanda edinen egemenler, canlarımızın en büyük suçu olarak neyi gösterdiler bilir misiniz? Bilinmemesi gerekenleri bildirmek, açıklamak, anlatmak! Çünkü egemenliği sürdürmenin en sağlam yolu, insanların bilgisiz kalmasıydı. Merak etmemesiydi, sorgulamamasıydı, tartışmasız biçimde onlara biçilen rol ve konumlara uymaktı. Hallac-ı Mansur’dan Nesimi’ye, Bruno’dan Jan Dark’a… Binlerce işaret fişeğimiz, işte bu yüzden katledildi, çarmıha gerildi, kuyularda boğuldu, derisi yüzüldü, parçalandı, yakıldı!

***
 

Önceki gün andığımız Sivas Madımak Katliamı, işte bu zihniyetin hilafsız tüm paydaşları tarafından ve aynı gerekçelerle insanlık tarihinin en büyük ayıplarından, suçlarından, cinayetlerinden biri olarak işlendi. Bilinmelidir ki, adını net biçimde koymamak da, cehalete hizmet etmektir.