Şair-yazar Özgen Seçkin’in 1991’den 2008’e değin yayımladığı Damar Dergisi’nin eski sayılarından birini buldum kitaplığımda (Sayı 84,Mart 1998).
Kadına, kadın şairlerin şiirlerine, yazılarına ayrılmış bir dosya.
Biri var ki 2009’da yitirdiğimiz iyi şair Selma Ağabeyoğlu’nun şair Çiğdem Sezer’le yaptığı söyleşinin başlığı: “Kadınlar: Yaşamın Hüzünlü Kahramanları”.
Günümüze de nasıl uygun düşüyor bu söz.
Daha fazlası; yaşamın hüzünlü, incinmiş, örselenmiş, kıyılmış kahramanları!
Yaşadığımız süreç, toplumsal algı, koşullandığımız alışkanlıklar, gelenekler, erkek egemen söylem ve eylemler ayrımcı, ötekileştirici bakış açımızı çok da değiştirmiyor.
Kadınlar ki onlar sevginin, sevdanın, aşkın, gönüldeşliğin, özverinin, görsel ve tinsel ayrıcalığın içinde güzeldirler, özeldirler, özgedirler.
Eştir, annedir, bacıdır, teyzedir, haladır, ninedir onlar.
Sarıp sarmalayan, kollayan, koruyan duygunun inceliğini yaşayandır.
Tüm bu özeliklerine karşın, en çok incitilen, kırılan, kıyıma uğrayan, şiddet gören, ötekileştirilen de kadın oluyor ne yazık ki…
Kadına şiddet basının, görsel iletişim araçlarının da gündeminde hep.
Kuşlar, ağaçlar, yapraklar, hayvanlar, tüm canlılar doğaya kıyımın, yangınların çığlığıyla çınlarken, hergün bir ya da bir kaç kadın kıyımının da çığlığıyla sarsılıyoruz.
Adı Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Ayşe Paşalı, Pınar Güneş; adı Güldünya, Filiz, Defne, Nevin, Aysun, Seher…
Adı ne olursa olsun, olayın boyutu korkunç!
Ülkemizin her yanından bu kıyım, öldürüm haberlerini duydukça, biliyorum içiniz, içimiz yanıyor.
Daha birinin kıyımından duyduğumuz acıyı atlatamadan, bir başkasının kıyımıyla içimiz kararıyor. Ertesi gün yine yeniden bu haberler yansıyor bize.
En son Emine Bulut ve kızının çığlığı dağladı yüreklerimizi.
Genç bir kadın, çılgın koca kıyımına uğradı.
Ölmeye direnen, ancak ölümün pençesine teslim olan Emine’nin, 10 yaşındaki kızının çığlığına dayanmak olası mı?
Nereye varacak bu işin sonu?
Çözüm çözülmek değil; çözmek, onarmak, önlemleri kararlılıkla almak, sonuca varmak
Çocuklarımızı şiddete, saldırganlığa, yıkıma, kıyıma değil; barışa, sevgiye, umuda, aydınlanmacı davranışa, eyleme yöneltmek…
Aymazlığa, yozluğa, yobazlığa, saldırganlığa, elbette kadına şiddete ilençle!
Yazıma başlarken Damar Dergisinin 17 yıllık emekçisi Özgen Seçkin’den söz etmiştim.
Sevindirici bir haberi paylaşmak isterim.
Özgen Seçkin, 1951 Şavşat (Artvin) doğumlu.
Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdikten sonra değişik liselerde edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yaptı.
1983’ün Mayıs’ında “Dört Mevsim Türküleri” adlı şiir kitabından ötürü gözaltına alındı.
1402’ye göre öğretmenlikten uzaklaştırıldı.
Kitabı toplatıldı, uzun süren yargılamadan sonra aklandı.
Orta öğretim için Türkçe, edebiyat ders kitapları yazdı.
Şiir Coğrafyamız, Toplumsalcı Şiirler Antolojisi gibi yıllıkların çıkmasına katkıda bulundu; birçok derleme yaptı.
Eğitim dergileri ile antolojiler hazırladı.
Damar Dergisi ve Damar Yayınlarını yönetti.
Şimdi İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yaşıyor.
Karşıyaka Belediyesi Edebiyat Ödülleri kapsamında düzenlenen 2019 Şükran Kurdakul Şiir Ödülü’nü “Külden Büyüttüm Narı” dosyasıyla Özgen Seçkin kazandı.
Ahmet Özer, Arzu Ayçiçek, Efdal Sevinçli, Eray Canberk, Halim Yazıcı ve Hidayet Karakuş’tan oluşan Seçici Kurul, Seçkin’in şiir dosyasını “Kurdakul’un şiir dünyasına yakınlığı, şiirdeki toplumcu ses, dilindeki söz ve anlatım zenginliği” ile değer gördü.
Kutluyorum.